30 Kasım 2014 Pazar

Bebek araç gereçleri 1-ilk etap

MERHABA  bebekle beraber büyüklerin de adeta  kendilerini sevindire sevindire aldıkları bebek alet edevatlarından kullandıklarımı ve tavsiye edebileceğim ürünler hakkında bir kaç fikrimi paylaşacağım sizlerle ...

Anakucağı/beşik salıncak

Her bebekli eve yüksek ihtimal ALINAN anne Kurtarıcı ,bebek oyalayıcı alet edevatların BAŞINDA bence anakucağı geliyor. Ben bir çok ürünü ihtiyaç doğduklarında temin etmek isteyen bir anne olarak ,kendim için sevgili oğlum yaklaşık 1,5 aya ulaştığında böyle bir talebim oldu . Sevgili eşim ve dedesi de minik gökkuşağıma fisher price marka Doğa esintisi beşik salıncak Alıp getirmişler .ilk gördüğümde şaşırdım .bu kadar Detaylı , özellikli bir ürüne gerek var mıydı daha basit klasik bi anakucağı olsa olmaz mıydı diye gidip gelirken , salıncağı evimizin baş köşesine kurup  oğlumuzu yatırınca ve hemen uykuya daldığını görünce,annesi de o salıncakta şekerlemesini yaparken kendine azıcık da olsa vakit ayırabilince ohooo dedim biz geç bile kalmışız :)) ürüne ilk bakışta aman zaten bineceği taş patlasa 5,5-6 ay bu kadarına gerek var mı diyorsunuz fakat ürün gerçekten kullanışlı . Bir kere seçenekleri çok, sağa sola ve koltuğu çevirdiğinizde ileri geri sallanma özelliği var . Tam göz hizasında kendini görebileceği ayna ve Etrafında otomatik olarak dönen kuşlar kelebekler var, müzik seçenekleri de mevcut gerçi bizimki genellikle aynı müziği dinlemek istiyor ama alternatifleri de var ;)) Salonda televizyon mu izliyoruz hop yanımızda hem sallanıyor hem kuşlarına kelebeklerine laf atıyor,mutfakta yemek mi yapıyoruz hop tam Karşımda beni izliyor . Daha ne istiyim ki? 9 kg kadar bindirebiliyorsunuz,güvenlikli ve salıncağındayken elinde OYNADIĞI oyuncaklarını işi bittiğinde arkasındaki file ceplere koyabiliyorsunuz... Bence bir anakucağının en elzem özelliği kendi kendine sallanabiliyor olması .isterse keyifle sallanıyor isterse hafif uykuya dalıyor . Ben de bu arada mutfakta oyalanabiliyorum,ufak tefek işlerimi halledebiliyorum . Yani bence 10 puan !

Kanguru/ Sling

Evettt bir diğer olmazsa olmazımız kangurular ya da sling ler . Hamileyken eşimin "alalım bunu ben Oğlumu kucağımda taşırım " diye özenmesiyle chicco you&me kanguru aldık .bebeğimiz Dünya'ya geldikten sonra ilk gezmelerimizi kangurusuyla yaptık . Ürün güzel ilk 4 ay anneye dönük ve 4. Aydan sonra Dışa dönük kullanılabiliyor. Fakat nedense bizim oğlan ilk etapta kesinlikle o kangurunun içinde bana dönük durmak istemedi bende dışarı dönük taşımak zorunda kaldım .Sırt bölümündeki ergonomik destek de Ağırlığı Eşit olarak yayıyormuş sevgili babamız hiç kullanamadı ama ben kullandım :)) . Kötü tarafı klasik kanguru işte kaba saba polyester kumaş ,bebeği sling de olduğu gibi sıcacık saramıyorsunuz. Ve kullanım rahatlığına göre fiyatları da biraz pahalı bu ürün 199 TL. iyi tarafı ? Kanguru işte bebeği önünüzde taşıyorsunuz .yani bence 5 puan !

Ama kızlar bence bebeğinizi önünüzde taşıyacaksınız kesinlikle ve kesinlikle sling öneriyorum . Ben wrap sling kullandım ilk 3 ay bacakları Kurbağa formunda ve içerde olması gerektiği için ve bana dönük olduğu için ve en önemlisi yaz bebeği olduğu için oğlum sevmedi Eylül Ayı itibariyle kullanmaya başladım .Slingle Tanışma hikayem de canım oğlumun kolik benzeri ağlamalarıyla başladı haliyle bende internetten ne yapmalı diye araştırırken slingleri fark ettim . Pek Yaygın değil Türkiye'de yeni bi akım gibi geldi bana. Hele de ben Bilecik'te yaşıyorum herhalde bu şehirde bi tek bende var :))ne zaman dışarı çıksam civardaki meraklı hemcinslerim garip garip bakıyorlar :))  kolikli bebekler için de Önerilen bir ürün. Hoş bizim minnoşun koliği falan yokmuş mamayı Bırakıp sadece anne sütüne geçtiğimiz an o düzenli ağlamalar da bitti gitti ! Herneyse bir tane alalım deyip aldık. Iyi ki de almışım .evet yazın sling kullanmak isterseniz halka slingleri öneririm ama inanılmaz kullanışlı yumuşacık Pamuklu kumaşıyla bebeğinizi sıkıca kendinize bağladığınızda siz de bebeğinizde inanılmaz Güvenli ve rahat hissediyorsunuz.slinglerde de aynı şekilde Ağırlığı sırta Eşit şekilde yayma olanağı var.özellikle serin havalarda sadece kalın uyku tutumunu giydirip beresini takıp slingle dışarı çıkabiliyorsunuz 3 kat Pamuklu kumaşın içine de girdi mi oh paşam mışıl mışıl uyuyor .başını kumaşın içine Alıp rüzgârdan ve diğer olası tehditlerden koruyabiliyorsunuz .kangurudan çok daha hoş duruyor .slingin içindeyken emzirebiliyorsunuz ,yatırabiliyorsunuz daha ne olsun. Tek kötü tarafı ilk alındığında kanguru gibi tık tık takamıyorsunuz o Bağlama stilini öğrenmeniz ve evde alıştırmalar yapmanız gerek.ben evde Oğlumu bağlayıp balkona çıkıyordum baktım içinde mutlu doğru hoop Dışarıya 😄 ben 125 TL civarında bir fiyata aldım fakat piyasada kampanyalı olarak daha uygun fiyatlara Sling bulmanız hatta evde kendi  t-shirtlerinizden bir Sling yapmanız da olası :D  kesinlikle bu da anne Kurtarıcı olmazsa olmaz araç gereçlerden biri 10 puan!

Diş kaşıyıcı

Burada yaptığım bir sazanlıktan bahsetmek istiyorum😂bebek dişini neyle rahat kaşıyorsa hep onu istiyor .popüler bir marka var Sophie Zürafa diş kaşıyıcısı ... Gökkuşağının salyaları akmaya başlayıp omzumu da dişler bulunca bi diş kaşıyıcısı almak Şart oldu dedik önce gittim eczaneden o klasik Weewell Ördek şeklinde içi Sıvı dolu pütürcük yapılı bi diş kaşıyıcı Aldım GAYET MAKUL BIR FIYATA ! Buzdolabında da soğutabiliyosun falan işte.sonra bir arkadaşım -ki şimdi kendisi de bir anne oldu ve ona kesinlikle önermeyeceğim ☺️- bu ürünlerden bahsetti bende markanın sitesine girdim baktım çocukların ellerinde hep o meşhur zürafalar keyifle kemiriyorlar bide ürün bilmem ne ağacının reçinesinden üretilmiş , tamamen el Yapımı,üstündeki renkler gıda boyası zırtı pırtı derken ben kargo dahil 76 liraya avucumun içi kadar bir zürafa aldım . Aman rahatça kemirsin de gerisi önemli değil ama bizim oğlan doğru düzgün  eline bile almadı ve öyle internette okuduğum kadar da sükseli o paraya değecek bişey de değil abi . Ben illa da doğal ürün el Yapımı ürün veririm daha sağlıklı diyorsanız tavsiye ederim ama Almazsanız bişey kaybetmezseniz puan mı 10 üzerinden hadi doğal malzeme  6 olsun! (sonuçta artık piyasada sağlıklı bir çok bebek ürünü var illa da bunu almanız gerekmiyor.)

Oyun Halıları


 
Çiçeği burnunda dedemiz gökkuşağım daha dünyaya gelmeden Gittiği bir seyahatten oyun Halısı getirmişti ürünümüzün markası Tiny Love maymun adası jimnastik oyun halısı.Halının üzerinde  rengarenk hayvanların resminin olduğu , halının belli yerlerinde sesli ve değişik dokulu bölgelerin olduğu ve çok çeşitli oyuncaklarının(titreşimlişımbıldaklı balık oyuncağı ,aynası , dokunduğunda çalan ve ışıklı koca bir maymunu , diş kaşıyıcısı , çıngırağı var) asılı olduğu bir dönencesi mevcut . Bebeklerin motor gelişimleri için  bence çok güzel bir kaynak oyuncakları da daha sonra halıda durmak istemezse çıkarıp elinde oynamasına imkan verebiliyorsunuz.en azından benim bebeğim içinde çok eğlenceli gözüküyordu. Yaş filitresi 0-6 ay. 10 üzerinden 8 ! 2 puan fiyattan kırdım nedeni fiyatı bence bu tip geçici ürünler için fahiş fiyatlar ödemeye gerek yok .(internetteki kampanyalara göre179 TL ila 199 TL arası değişiyor )

Evet!! Benim bebek araç gereçleri bölümündeki ilk etapta olmazsa olmazlarım ve tavsiye ederek kullandığım ürünler bunlar . Bebeğim Büyüdükçe ne araç gereç biter ne de benim etap etap yazılarım .2. Etaba kadar başka başka konularla Görüşmek üzere :) 
Sevgiyle kalın ...






29 Kasım 2014 Cumartesi

hayat şükretmek olmalı

Hayat insanoğluna bazen öyle güzel şeyler sunar , her şey o kadar yolundadır ki ; şükretmeyi unuturuz ...Ve bazen aynı hayat insanoğluna öyle kötü ve acı dolu günler yaşatır ki ; isyan etmekten,hayıflanmaktan,olmayana odaklanmaktan gene şükretmeyi unuturuz...

Allah'ın hikmetine sual olunmaz derler. Aslında mutlu olduğumuz zamanlarda da ya da keder , acı içinde hayatın tüm olumsuzluklarını sırtımızda taşıdığımız anlarda da sınanıyoruz. Yaradan o kadar büyük ve yarattığı her kuluna ,  hayvana, bitkiye o kadar yakın o kadar içimizde ki bizi bizden daha iyi tanıyan yaşadıklarımızın ve yaşayacaklarımızın anahtarı ki bizim için hayır olarak gördüğümüz , olmasını arzu ettiğimiz hırsla saplantıyla bağlandığımız ama bir türlü elde edemediğimiz şeylerin belki de bizim için hayır değil de şer olduğunu bilendir Allah! Bizi bizden koruyan ,bizim için doğruyu da yanlışı da bizden önce gören , verdikleriyle bizi sınayan ve her başımıza bir olay geldiğinde iyi ya da kötü ,kullarının sonunda yüzünü O na dönmesini sağlayandır.

Aslında şükredecek öyle çok nedenlerimiz var ki; '' üzülme der Mevlana , ve devam eder : kaybettiğin her şey başka bir surette geri döner'' her zaman olumlu bir yan vardır. her zaman... Düşünsenize hayatın sadece olumsuz şeylerle geçmesi mümkün değil . Çünkü, insanoğluyuz işten kovulsak,üzgün ya da kızgın ayrıldığımız iş yerinin kapısından çıkar çıkmaz bizi kendine güldürecek bir an dağılamamızı sağlayacak ya da tam tersi bir dilenci görecek ve gene istem dışı olumlamalarda bulunacağız.Belki daha vahim bir tabloyla karşılaşıp '' olsun be buna da şükür , Allah büyüktür'' diyeceğiz... İnsan olmanın temeli budur zaten. hayatın size verdikleri için şükretmek , evrene Allah a teşekkür etmek vermedikleri için de benim ve bütünün hayrınaymış diyebilmektir.ancak ve ancak o zaman doğruya odaklanırız. eğer çok istediğimiz bir şey olmuyorsa ya şuan zamanı değildir,ya bizim için hayırlı değildir ya da ondan çok daha iyisi olacağı içindir .

Konficyus'un şu deyişine bir bakın: "Ayakkabılarım olmadığı için şikayet ediyordum,ta ki ayakları olmayan bir adam görene kadar." Komşu ülkelerimizin savaşta olduğu insanların topraklarından vazgeçip başka ülkenin , başka toprağın, başka kültürün insanı olmaya çalışırken gördüğünüzde bir savaş içinde olmadığınıza şükredin.

Hastalanıp doktora gittiğinizde durumu sizden daha ağır olanı gördüğünüz an halinize şükredin.
Kazancınızın az olduğunu düşündüğünüzde bir pazar sonrası sergiler toplanırken oradan artan yiyecekleri toplayıp çocuklarına götürmeye çalışan insanları görüp halinize şükredin.
İstediğiniz notu alamadığınızda dünyanın sonuymuş gibi davranmayıp, doğuda, güneydoğuda hiç okula gidemeyen çocukları düşünüp şükredin. Olsun 2. bir sınav da var!
Ailenizden şikayet ettiğinizde, anlaşmazlıklar yaşandığında yetiştirme yurdundaki çocuklara bakın ve halinize şükredin.
Güne sağlıkla uyanabildiğiniz için,
görebildiğiniz,duyabildiğiniz,tadabildiğiniz için şükredin.Rüzgara,kara , yağmura hemen arkasından doğan güneşe şükredin.
Ağlayabildiğiniz ve gülebildiğiniz için şükredin.
Bildiğimiz ve bilmediğimiz tüm olumlu özellikleriniz ve yetenekleriniz için şükredin.
Kusursuz bir bedene sahip olduğumuz için , ve olağanüstü ruhsal bir varlık olduğunuz için şükredin.
Çocuklarınız varsa onlar için şükredin

Her şükredişinizde bir sonraki zorluğu daha kolay atlacaksınız. Görünenin değil görünmeyenin farkına varıp gene gene gene şükredeceksiniz!
Şükretmek de bir bakış açısıdır hem de en olumlu en mantıklı en duygusal en samimi bakış açısı.Ve şükrettiğiniz zaman daha sakin,daha dingin olaylara daha olumlu gözle bakabilen,daha anlayışlı,daha samimi bir insan olup çıkıverirsiniz ...

Hepimiz görevlerle geldik bu dünyaya ..çevremizde yardıma muhtaç biri görüyorsak eğer görevlerimizden biri ona yardım etmek olabilir..Komşumuz dertliyse görevimiz ona can yoldaşı dert ortağı olmaktır belki de...Ya da tam tersi onlar bize.. ne bileyim işte bunları türetebiliriz...

Velhasıl , şükretmek hayatınızdan hiç eksik olmasın ...olmasını istediğiniz ne varsa sizin , çevrenizin ve bütünün hayrına olsun ..Bu yazıyı yazabildiğim için şükürler olsun. Şükürler olsun Yaradan'ımıza ve bugünlerimize.

SEVGİYLE KALIN...


28 Kasım 2014 Cuma

bir erkek bebek ritüeli SÜNNET

Hamilelikte sabırsızlıkla beklenen şeylerden biri de 12. haftadan sonra yapılan - yapılacak olan cinsiyet tahminidir... bebek eğer kız ise pembe hayaller, takılar,tokalar,süsler hayal edilir ama eğer bebek erkekse bence ilk akla gelen şey koca maviş maviş maşallahların içinde,sünnet düğününü hayal ettiğiniz oğlunuzdur... En azından benim öyle oldu diyelim .. :)

Doğum yaklaştıkça bebeği hastaneden çıkmadan evvel sünnet yaptırma fikri benim aklımı kurcalamaya başlamıştı ..Malum biz büyükler sünnetin , sünnet düğününün o gurur verici eğlenceli kısmıyla fazla haşır neşir olurken çocuklarımızın hafızalarında oluşan tabulardan,endişelerinden,belki korkularından ve genel  psikolojilerinden bi haber davranabiliyoruz... Tüm bu araştırmaların sonrasında, biricik yavrucum Baran'ım ın sünnetine de şahit olunca anladım ki bu işin çocuklar üzerindeki psikolojik etkisi çok çok fazla .çünkü canım yeğenim Baran aynı anda bademcik ve geniz eti ameliyatı olma kararı alındığında doktoru hazır anestezi almışken sünnetini de yapalım mantığıyla yaklaşmıştı. Mantık olarak doğru ama benim canım Baranım ameliyat sonrası  geniz eti ve bademcik ameliyatı olduğunun farkında bile değil tek derdi korkusu ve üzüntüsü pipisinin kesilmesi ve erkek olarak doğduğu için duyduğu üzüntüydü .. Ailenin ve  doktorların insanüstü uğraşlarına rağmen, ne yaparsanız nasıl davranırsanız davranın ister 3 ister 5 ister9 yaşındaki bir çocuğu sünnet ettiriyorsanız akabinde yaşayacağınız psikolojik travmaya da hazırlıklı olacaksınız demektir. çünkü her ne kadar bu sünnet olayında olması ve olmaması gereken yaşlar varsa da travmatik etkileri aynı olabiliyor maalesef ..ya da yaşı sünnet için uygun görülen bir çocuk için de o sünnet hikayesi aşırı travmatik olabiliyor.
işte ben de bu yüzden daha hamileyken başladım sünneti anlamaya çalışmaya , çocuk üzerindeki etkilerini öğrenmeye.. okuduğum bir çok kaynak bebek doğduktan ilk 3 hafta içerisinde sünnet olması gerektiğini eğer o dönemde değil de 3-6 yaş arasında olursa da çok dert edilmemesi gerektiği ama ailelere düşen görevleri kısaca özetliyim isterim;
  1. aile asla çocuğa pipisi konusunda olumsuz şakalar yapmamalı !
  2. çocuğa asla pipin kesilecek imajı vermeden ,yani çocuğun pipisiyle ilgili daha az endişelenmesini, yapabiliyorsanız endişelenmemesini sağlayacak şekilde açıklamalar yapmak hatta eğer mümkünse sünnet kelimesinin dahi geçmemesini sağlamak.
  3. doktora giderken olay fazla abartılmamalı çocuğun duyacağı olası acı için aile olumlu makul açıklamalarda bulunmalı.
  4. çocuk sünnet sonrası eve döndüğünde ASLA PİPİ İLE İLGİLİ ŞAKALAR YAPILMAMALIDIR.

SONUÇ OLARAK çocuk eğer sünnet edilecekse en uygun zaman ilk 3 hafta içinde yaptırılmalı eğer yaptırılamadıysa 3-6 yaş arasındaki dönmede daha hassas davranılmalı hatta bir pedagogdan kesinlikle yardım alınmalı .

kendi doktorumla da bu konuyu konuştuğumda bana bebekken sünnetin daha avantajlı olduğunu yeni doğan bebeklerin sinirlerinin tam gelişmemiş olduğu için daha az acı duyacaklarını,hücreleri çok yeni olduğu için daha çabuk iyileşeceğini ve psikolojik olarak da ne olduğunu anlayamayacağı içinde travmatik olmayacağını tavsiyeler halinde sundu . biz de eşimle doğumdan hemen sonra yaptırmaya karar verdik ve benim taburcu olacağım gün oğlumun sünneti yapıldı gayet sakin bir şekilde evimize döndük ve yalnızca 1 gece ağlaması oldu ve öyle feryat figan bir ağlama da değildi yarım fitilini de verdikten sonra ertesi güne uyanan tatlış oğlum 7-10 gün içinde tamamen iyileşmiş oldu ...

ben, yenidoğan sünnetini kesinlikle tavsiye ediyorum iyi ki böyle bir karar vermişim gene olsa aynısını yaparım .
sevgiyle kalın :)

hayata bebekle devam etmek/ doğum sonrası depresif haller mi?

Evet 9 aydır beklenen an geldi sevgili miniğimiz evimizin baş köşesinde yerini aldı...peki şimdi n'olucak?

hiç bir şey .. ben hamileliğimde de öncesinde de çok sosyal her gün bi program yapan biri kesinlikle değildim . 2 gün dışarı çıksam ,of 3 gün  evde kalıcam diyen ,sakinliğiyle bir şeylerle uğraşan evcimen bir insandım. çevremdeki insanlar derlerdi kızım sen bir de çocuğu doğur hiç evden çıkmazsın ... ama işin garip tarafı ben çocuğu bir doğurdum pir doğurdum..Asla (hamileliğimin son ayları hariç) öyle hadi bi yürüyüşe çıkıyım da temiz hava bol oksijen rahatlama muhabbeti yapmayan ben, çocuğu aldığım gibi kendimi evden atar oldum .. arkadaşlar mı oturacaklar? çocuğu kaptığım gibi yanlarına,her pazar dışarıda bir yerlerde kahvaltı, yazın doğum yaptım illa o denize girilecek  sevgili oğlumun 40 ı çıktı 1,5 hafta sonra ben Antalya'da tatildeydim hem de öyle ev tatili de değil bildiğin otel tatili...oteldeki en küçük bebek benim oğlumdu gören tüm turistler hem şaşkınlıkla hem de hayranlıkla bize bakıyorlar sevgili küçüğüm sayesinde çevredeki sempatikliğim giderek artıyordu... ondan bi 3 hafta kadar sonra gecenin 12 sinde arkadaşlarımızın gazıyla akçaya gitmeye karar verdik ve yarım saat içinde eksik yok fazlası var hazırdım :) 2 gece yatıp döndük..
canım mı sıkıldı hamileyken doğru dürüst çarşıya pazara inmeyen ben çocuğu slinge, çantasını sırtıma takıp sokaklarda fink mi atmadım ,  hadi hava çok güzel güneş çıktı deyip mahalle turlarına mı çıkmadım ... ama evden çıkmıyorum kaçıyorum adeta  ..

canım oğlum, eşim ve ben bebeğimiz doğduktan sonra önceki hayatımızdan pek bir şey kaybetmemişiz ne o bebek oldu deyip kendine program yapıp beni bertaraf etti ne de ben bebeği bahane edip oraya buraya gitmemek için mızmızlandım. iyi ki de öyle yapmışım şimdi havalar soğudu diye üzülüyorum eskisi kadar rahat çıkamıyorum yazın bebek büyütmek ne kolaymış yahu:) yok tulumunu giydir,yok beresini tak,kendin giyin , rüzgardan koru derken 3 te çıkacaksam o saat 5 oluyor ...ama sonuç ne olursa olsun o dışarı çıkılıyor rahatlatılıyor ve eve geri dönülüyor..

iş mi var beklesin arkadaş , yemek mi yok yaparız pratik bir şeyler yeriz çok sorun değil o  ruh rahatlayacak !

SONRA BİRDEN DÜŞÜNDÜM  de sanırım benim doğum sonrası ortaya çıkan sıkıntılarımdan birisiydi bu evde inanılmaz derecede bunalıp bebeği ve kendim dışarı atmak... ve akabinde kendimi kutladım aferin kız sana taze anne ! ancak bu kadar güzel bi bunalıma girebilirdin.. ya evden çıkmak istemeseydim? ya hü hü sürekli ağlak ağlak dolaşsaydım ? ya hayatı kendime bebeğime ve aileme hapis etseydim ? sonra dedim ki aman kızım ya tek derdin bu olsun beklesin bulaşıklar,yemekler gelsin gezmeler tozmalar senin bi gülüşün yeter be
 anam :)

AYIN KİTAP ÖNERİSİ



BEBEĞİNİZİN İLK YILINDA SİZİ NELER BEKLER

merhaba gebeliğim süresince her ne kadar internetin nimetlerin yararlansam da ben elime kitap almadan duramıyorum . e yaşantınız değiştikçe elinize aldığınız yayınlarda ona göre şekilleniyor. hamileliğimde de bebeğinizi beklerken sizi neler bekler i okudum ve gerçekten çok beğendim . kitapta o kadar çok açıklama var ki ( hatta saçma bu da yahu  olur mu ? diyebileceğiniz sorular bile var )doktorunuza sormanıza gerek bile kalmıyor... annenin psikolojisinden girin de bebeğin ay ay gelişimi , görülebilecek sorunlar,yeme içme,yaptırılması gereken tahliller ,baba psikolojisi,düşükle sonuçlanan doğum gibi bebek bekleyen bir ailenin başına gelebilecek her ihtimal yazılmış bilgilendirilmiş .. tabi bu memnuniyetten sonra hemen diğer aşamaya geçip bu kitabını da aldım ..

aynı şekilde bu kitap da anne babalara bebekleriyle geçirecekleri ilk yıl boyunca bilmek isteyecekleri her şeyi ayrıntılarıyla açıklayan, gene aylık düzene göre hazırlanmış, kapsamlı bir rehber...
bebeğin ay ay gelişiminden tutun da , büyük kardeş, karı-koca ilişkileri,baba olmak,evlat edinme,düşük doğum gibi geniş yelpazeli bunun yanında nitelikli tarifler,ilkyardım önerileri,yaygın çocuk hastalıkları,boy-kilo çizelgeleri gibi hazır referanslara sahip, okunulası bir kitap.

herkese tavsiye ediyorum bu kitaptan faydalanmalı hatta bebek bekleyen arkadaşlarınıza hediye olarak götürmelisiniz bence ...

26 Kasım 2014 Çarşamba

doğum sonrası ilk emzirme günleri/emzirmek hayal değil

Emzirmenin e sini bile duyduğunda gördüğünde tüyleri ürperen kadınlar tanıyorum ben ...ağlaya ağlaya bebişini emziren anneler ... sütüm gelmiyor ,neden gelmiyor ,diye ağlayan anneler.. of of of saymakla bitmez ...

emzirmek hayal değil aslında .. eğer hayal olsaydı ,benim için de öyle olurdu .normal bir gebenin doğum yaptıktan sonra 2 - 3 . gün sütü gelmeye başlar (ağız sütünden bahsetmiyorum)..ben bebeğim doğduktan sonra hastanede dahil olmak üzere sürekli olarak emziriyordum sevgili anne sütü hemşirem bana:' korkma sen sağdığında süt gelmese bile sütüm hiç  gelmiyor gibi düşünme bebek emmeye başladığı an ona süt muhakkak azda olsa gelir ,2-3 güne sütün gelecek  telaşa kapılma dert etme ki rahat rahat sütün salınsın' ve benim 1 hafta boyunca 10 ml den fazla sütüm gelmedi .bebeğim ağlıyor ,ben  o aç kalıyor diye ağlıyorum  , mama vermek zorunda kalıyoruz ağlıyorum,kendimi yetersiz hissediyor ağlıyorum ,göğüslerim acıyor ağlıyorum nedenim o kadar çok ki ve hormonlarım öylesine tavan yapmış ki ben sürekli ağlıyorum neden neden neden???

sonra başlıyor içimdeki vesvese çiğdem gelmez tabi kızım, milletin göğüsleri hamilelikte başlar büyümeye sende damardan başka bir şey yok tabi gelmez sütün , kilo da alamadın hamileyken , e ruh  halin de elle tutulur gibi değil ben süt olsam bende gelmem dır dır da dır dır diye ...

işte o an canım annem, güzel annem, bal annem giriyor devreye ...O'nun hakkını asla ödeyemem öylesine destek oldu ki bana öyle elimden tuttu ki o olmasa kendimi hayal bile edemiyorum.

öyleydi böyleydi derken ben ilk 1,5 ay bebeğimi mama ile beslemek zorunda kaldım önce emziriyor ardından da biberon veriyor her biberon verişi sonrası üzülüyor kendime kızıyor mutfakta tahine pekmeze dereotuna soğana saldırıyordum.sonuç? sonuç gene aynı ...

bebeğim 2. doktor muayenesinde doktorumuz sütümün yettiğini mamayı kesebileceğimi  rezene still tea gibi anne sütü artırıcı herkesin artık soyadı gibi bildiği bir kaç öneride bulundu ama şimdi de benim kendime olan güvenim gitmişti yetersiz hissetmeye başladım bir kere olmuyor olmuyordu...

 sonra bir yazı okudum şöyle diyordu :


  1.   emzirme kampına girin; yiyin , bol bol için ve yatıp uyuyun uyumak inanılmaz süt getiriyor  öyle yaptım zaten vücut süt üretirken inanılmaz bir enerji harcıyor acıkıyor ve susuyorsunuz...
  2.   her emzirmeden sonra sütü sağmak:  bu olay beyine şöyle bir mesaj iletiyormuş: hopp süt yetmiyor süt üretsene ! ve beyin daha fazla süt üretimine sinyal veriyormuş
  3.   deli gibi su içmek : evet günde 3,5 -4 litreye yakın su tüketin inanılmaz süt artıyor tabi 2,5 litresini su kalan yarım litreyide gün içersinde içtiğiniz çaylar,bitki çayları,kompostolar ile tamamlayabilirsiniz.(ben incir kompostosu içmiştim işe yarıyor)
  4.  sütünüzün geldiğine inanın , herşey kafada başladığı gibi kafada biter benim gibi yetersiz hissettiğiniz an hükmen mağlup oldunuz demektir .olumlu , pozitif düşünün kendinize güzel telkinler verin , derin derin nefesler alın
  5.  keyfinizin ve sütünüzün gelmesini engelleyen dış mihrakları bertaraf edin ! biliyor musunuz belki de en önemli madde bu . başınızda dır dır konuşan ,konuşmasada tavırlarıyla hareketleriyle aç kızım bu çocuk zorlama imajını sergileyen tüm kişileri hayatınızdan çıkarın hanımlar ,inanın ki bebeğinizin ilk  rızkı sizin göğüslerinizde ve bu hareketleri davranışları sergileyenler bebeğinizin rızkıyla oynuyorlar !

işte bu yazdığım 5 madde benim sütüm gelsin diye uyguladığım maddelerdi inanın emzirmek hayal değil ,hata tanıdığım bir ebe anneme dönüp düzenli olarak bu bebeği siz emzirin sizin dahi sütünüz gelir demişti. tüm bu yazdıklarımı yapıp da sütüm gelmiyor diyen kadın bilmiyor tanımıyorum .eğer gerçekten emzirmek istiyorsanız emzirirsiniz bu kadar basit.

şuan bebeğim 5,5 aylık hala güldür güldür emziriyorum senin sütün az emziremezsin mama da ver diyenlere inat ! o büyümeyen göğüslerim de süt üretimi yapmaya başlar başlamaz bi güzel de büyüdüler ki ( zaten sütün göğüs büyüklüğüyle alakası yokmuş )... yaşadığım yerdeki çocuk doktorumuz 1,5 aydan sonra biberonu bırakıp  sadece anne sütüne geçtiğimi öğrendiğinde beni tebrik etti ve bebeğimin de boyunu kilosunu kontrol edip çok başarılı bir emzirme sizi tebrik ediyorum diye yüreklendirince ne kadar sevindim kelimelerle ifade  edemem ...
5. madde gene devreye giriyor işte hanımlar sizi teşvik eden yüreklendiren insanların etrafınızda dolaşmasına izin verin ,gelmez diye olur olmaz konuşanın ,tip tip bakanın değil...

bebeği emzirmek kadar güzel bir şey yok varsa da ben yaşamadım ... bu güzelliği sizin de tatmanızı diliyor emziren ve emzirmeye gayret eden arkadaşlarıma da gayretler ve başarılar diliyorum .

25 Kasım 2014 Salı

hayata göz kırpmak...

Siz de bir bebeğiniz olmadan evvel benim gibi mükemmeliyetçi,hırslı,aşırı eleştirici,saman alevi gibi parlayıveren hatta bazen gözünün üstünde neden kaş var yahu ?diye olup olmadık şeylere daha az tahammülkar birisi miydiniz? vallahi kızlar ben aynen böyle huysuz, olumsuzdum ...tamam kendi kendimi de yemiyim o kadar, belki yaşadığım bazı hayal kırıklıkları,olumsuzluklar,hayatımın içindeki bazı kesitlerin benim gönlümden geçen gibi olmaması beni bu isyankar ruh dünyasına itmiş olabilir ...

Ya da çevremdeki insanlar , genel yaşantım ve bazı hayallerimi ötelemeyip de gerçekleştirseydim içimdeki o ışıltılı , cimcime yerinde duramayan olumlu SAKİN kıkırdak kız ortaya mı çıkardı yoksa bunların hepsi olabilir arkadaş sen her durumda hayata bir yerinden göz kırpıştırıp olayları ve durumları lehine kullanmayı bilmelisin de diyebilirsiniz...

Siz ne düşünürsünüz ne dersiniz bilmiyorum ama gelen bebeğin bende SAKİNLEŞTİRİCİ bir etki yaptığı kesin ...ya ben akıllandım bazı durumlarda nasıl davranmam gerektiğini öğrendim ve gözüm açıldı ya da sevgili bebeğim benim üçüncü gözümü açtı ...

Sonuç olarak ;
Hayatın bizden bazı şeyleri götürdüğünü zannederken biz, aslında yeni yeni şeylerin içimizde filizlendiğini göremiyoruz bazen.eskiden fitil olduğun olayların kucağında bebek varken aynı şekilde olduğunda ammaaannnn ..! o da öyle oluversin arkadaş diyebilmektir anne olmak , eğer ona kızarsam ,iş yerinde sorunlar çıkarsa,patronum şöyle derse,saçma sapan şeyleri kafama takıp içimde biriktirirsem vs. vs.  bebeğime vermem gereken sabır ilgi gülücüklerden kullanmış olacağım diye düşünmektir hayata göz kırpmak. ve en önemlisi sen benim yavrumun ilgisinden , sevgisinden ,mutluluğundan çalamazsın! hopp orda bir dur bakalım diye yavrunun görünmeyen haklarını korumaya başlamaktır anne olmak ...

 Ben bazı konularda ne kadar hala çocuk kaldıysam bazı konularda da hiç beklemediğim kadar olgunlaştığımı hissediyorum ve bu hayatın benden götürdüğü, getirdiği ve bana kattığı şeylerin yanında HİÇ kalır !

22 Kasım 2014 Cumartesi

Bahsetmezsek olmaz

Ben blogumda hamilelik sürecinden pek bahsetmeyeceğim fakat gebeliğimin 5. Ay'ından bahsetmezsek olmaz .

23. Haftamda her gebenin yaptırdığı 4 lü tarama ve ayrıntılı ultrason için kontrolümüze  gittiğimizde ben gene çok Heyecanlı ve artık Bebeğim 20. Haftayıda geçtiğinden renkli ultrason hayali kuruyorum yüzünü görücem, ellerini ayaklarını vs vs  diye uçuyorum ... 4 lü taramayı önce kendi doktorum yaptı ben sevinçle ve merakla tüm ilgimi dikkatimi ona ve ekrana vermişken küçük yumağımızın Kafasında 2 adet kist oluştuğunu öğrendik .doktorum gayet sakin ve kendinden emin bir şekilde durumun gayet doğal olduğunu ve 30. Hafta ile kaybolacağını söyleyerek beni sakinleştirdi ve biz Şaşkın bir şekilde evimizin yolunu tuttuk .daha sonra Ayrıntılı ultrason için doktorumuzun yönlendirdiği başka bir hastanenin ultrason doktoru ile bir araya geldik .ben gene umutla bebeğimizi Görücez yüzünü Görücez umuduyla Ayrıntılı ultrasona girdim bu sefer de doktor dedi ki bebeğiniz 'tek umblikal arter '!!!!! Sonra başladı daha da Ayrıntılı incelemeye . Rapor alan hemşireye sürekli trizomi18 diyerek birşeyler yazdırıp duruyor bende anlamıyorum herhalde bilmediğim bir terim diyorum... Adım adım gidecek olursak ;

NEDIR ARKADAŞ BU TEK UMBLIKAL ARTER?



TEK UMBLİKAL ARTER (BEBEĞİN KORDONUNDA TEK ATARDAMAR BULUNMASI)

GÖBEK KORDONUNDA TEK ATARDAMAR BULUNMASI
(Single Umbilical Artery - SUA)

Normalde göbek kordonunda (umblikal kord) 3 adet damar bulunur. Bunlardan ikisi umblikal arter yani atardamardır. Biri de umbikal ven yani toplar 
damardır. Normalde insan vücudunda atardamarlar (arterler) temiz kan yani oksijen ve besinden zengin kan taşırlar, toplar damarlar (venler) kirli kan yani karbondioksit ve atık maddeler içeren kan taşırlar. Fetusun göbek kordonunda bu durum tam tersinedir. Umblikal arterler kirli kanı fetustan plasentaya doğru taşır, umblikal ven temiz kanı plasentadan fetusa taşır. Tek umblikal arter denen durumda göbek kordonunda bir umblikal arter bir de umblikal ven bulunur.

Tek umblikal arter bulunmasına tüm tekil doğumların %1'inde, ikizlerin %5'inde rastlanır. Bu durumun neden oluştuğu tam olarak bilinmemektedir. İkiz gebeliklerde, ileri anne yaşı olanlarda, diabet hastalarında, kız fetuslarda daha sık rastlanır.

Tanı:
Ultrasonda gönek kordonunda 3 yerine 2 damar görülmesi ve arterin normalden büyük izlenmesi ile tanınabilir. Renkli Doppler ultrason ile tek bir arter olduğu görülebilir ve fetusun mesanesinin sadece bir yanında arter olduğu izlenir.

Tek umblikal arter olmasının önemi nedir?
Tek umblikal arter bulunan fetusların %20-30'una diğer bir takım anomalilerin de eşlik ettiği bildirilmiştir. Bunlar kalp anomalileri, sindirim sistemine ait anomaliler, böbrek ve beyin anomalileri gibi çeşitli anomaliler olabilmektedir. Tek umblikal arterle en çok birlikteliği izlenen kromozomal anomali trizomi 18'dir. Bu anomalilere bağlı doğumdan önce veya sonra ölüm %10-20 oranında görülmektedir. Gebelik sırasında fetusların %15-20'sinde gelişme geriliği izlenir.
Tek umblikal arterde düşük ve erken doğum riski de artmıştır.
Tek umblikal arter bulunan fetusların yarıya yakını tamamen sağlıklı ve hiçbir anomali olmadan doğmaktadır.

Gebeliğin takibi:
Gebelik sırasında tek umblikal arter saptandığında mutlaka başka anomalilerin de eşlik edip etmediğini araştırmak gerekir. Fetal ekokardiyografi yapılmalıdır. Başka anomalilerin eşlik ettiği saptanırsa kromozomal anomali araştırması için amniyosentez ile fetal kromozomal inceleme yapılabilir. Başka anomali saptanmadığında kromozomal anomali olma riski düşük olmasına rağmen aile ile bu risk tartışılarak amniosenteze karar verilebilir. Fetus gelişme geriliği oluşması açısından ultrason ölçümleri ile takip edilmelidir. Doğumdan sonra "böbrek" anomalilerini araştırmak için ultrason yapılması önerilir. 

Evet işte benim durumum buydu ve sevgili diğer ultrason doktorumuzun sürekli trizomi 18 terimini kullanmasının nedeni ise hem Gökkuşağımın  başındaki kistler hemen de Göbek  kordonunun  tek umblikal arter şekilde olması ...

Tabi bu tanıyı da koymadan evvel inceleme yaptıkları başka yerler de var bunlardan biri Bebeğin burun kemiği , elleri,uyluk kemik Uzunluğu,gibi gibi ...

Netice itibariyle oğlumuzun sonuçları başındaki kist ve Göbek bağı haricinde temiz çıktı ve doktorumuz dedi ki : evet biz bu gibi durumlarda yani tek umblikal arter ve yanında kafada kist gördüğümüzde aklımıza direkt olarak trizomi18 gelir fakat bu tanıyı da koyabilmek için Bebeğin bazı Bölgelerinde ölçümler yaparız ve sizin Bebeğinizin tüm ölçümleri gayet doğal ve normal gidiyor.hatta aileyi tanıyan da bir doktor olduğundan bana açıkça :kızım senin bebeğin gayet sağlıklı bu gibi durumlar bindebir olabilir için rahat olsun deyip bizi uğurladı fakat benim içim rahat etmediğinden direkt olarak kendi doktorumu arayıp yanına gittim.aynı şekilde o da rahat olmam gerektiğini bu durumun ne beni ne bebeğimi ne de doğumumu etkilemeyeceğini fakat içimin rahat etmesi için amniyosentez de yapılabileceğini bir de kan ile DNA testi yaptırabileceğimizi anlattı.

AN İTİBARİYLE size ne kadar kötü olduğumu hayalkırıklığına uğramış olduğumu ve nasıl korktuğumu anlatamam tam 3 hafta eşim ve ben ölü gibi yaşadık ne yapacağmızı bilemedik .ne yapabilir dim ki amniyosentez olsam ya da DNA testinin Almanya dan gelmesini beklesem gene nerden baksam 2 3 hafta geçecekti yasal süre zaten yanlış hatırlamıyorsam 26 hafta idi .
ve ben iki tahlili de yaptırmayı reddederek ne olursa ne olacaksa kabulum dedim ama eşim bir türü rahatlayamadı sonra eşimin zoruyla istanbulda yüksek riskli gebelikler konusunda uzman olan bir profösör doktora daha gitik .orada da doktorun yaptığı uzun süreli muayene sonrasında o kadar mutlu ve içim rahatlamış şekilde çıktım ki anlatamam 

bir türlü göremediğim bebeğimin yüzünü gördüm ellerini ayaklarını o kadar güzel gösterdi ki o an sessiz sedasız hüngür hüngür ağladım !!ve sonuç olarak sevgili doktorumun söylediği şeyleri tekrar ederek herşeyin yolunda olduğunu olsa olsa bebeğin 100-200 gr zayıf doğabileceğini söyledi .BU ARADA BEBEĞİMİN DOĞUM KİLOSU 3450 GR.

SONUÇ OLARAK SEVGİLİ ARKADAŞLAR EVET GÜNÜMÜZ TEKNOLOJİSİNDE GEBELİĞİN ERKEN AŞAMALARINDA BİR ÇOK PROBLEMİ ERKEN TEŞHİS ETMEK MÜMKÜN FAKAT DÜŞÜNMEDEN EDEMİYORUM ACABA HERŞEYİ BİLMEK BU KADAR GEREKLİ Mİ ? VE BENİM DOKTORLAR NE KADAR RAHAT OL DESELER DE SÖYLEDİKLERİ ŞEYLER SONUCUNDA BU KADAR STRESE VE ÜZÜNTÜYE BOĞULMAMA DEĞDİ Mİ ? VARIN SİZ KARAR VERİN !

17 Kasım 2014 Pazartesi

herşeye rağmen,Ve sen geldin bebeğim..

 tarih 02.06.2014 pazartesiyi gösteriyordu paşam artık 41. haftasını bitirmiş sanki benim sezeryana olan korkumun farkındaymış gibi kıs kıs gülerek gelmemekte ısrar ediyordu..tabiki inatçı annesi gün sancılarının da gazına gelerek sunii sancıyla epidural normal doğum yapmaya karar verdi..

pazartesi saat 8 de bilecik ten eskişehire yola çıktık bende tık ses yok ! bir gün öncesi de sancılanmışım mutluluktan uçuyorum bebeğim gelmeye karar verdi hayallerimdeki doğumu yaşayacağım holleyy derken arkadaş meğersem o da yalancıymış:( neyse dedik taktık  suni sancıyı bir yandan işlemler diğer yandan gergin bekleyiş.. ama benim hastanemin en güzel tarafı normal doğum yapacaksanız eğer tüm sancılarınızı ailenizin yanında geçirip artık 9 cm e ulaştığınızda doktorunuzun sizi doğumhaneye götürmesiydi . sevgili doktoruma küçük bi çocuk gibi korkuyla karışık annem de yanımda olabilir mi yanıma girip çıkabilir mi diye mahcup bir şekilde sorup tabiki siz zaten odanızda olucaksınız eşiniz, anneniz yanınızda olacaklar cevabını aldığımda çocuk gibi ellerimi şaplatıp holley deyivermişim :))

gelelim işin aslına sevgili anneler bacılar hatunlar ! doğa size nasıl doğuracaksınız diyorsa o şekilde doğuruyorsunuz inatlaşmanın gereği yok ! TAM 10 saat sonra ben hala 1.5 cm bile açılamamışken ve 1,5 dakikada bir sancım girmeye başlamışken 10 dakika içinde sezeryana alınmak kadar hayal kırıklığına uğratıcı bir şey yok !

tamam evet olabilir pozitif düşün bebeğin sağlığı hala yerinde sende eh işte iyisin olmuyosa zorlama kızım ses çıkarma gir sezeryana dedim (tabi artık eşimin annemin ablacığımın ısrarları ile ve gözyaşlarıyla tabi !!)).

ben , spinal anestezi ile sezeryan oldum tabiki 1,5 dakikada giren sancılarla cenin pozisyonunu alıp sabit bir şekilde durmanın zorluklarından bahsetmiyorum bile ! ve 10 saatin stresinden sonra sezeryana başlayıp bebeğimi çıkarırken doktorum, ben o an allah allah diyerek panikledim ve üstüne bir de uyutulmak zorunda kaldım! ameliyathaneye girdiğimde tam karşımda küçük yatak gibi bişey vardı dedim ki oğlumu bana gösterdikten sonra ilk oraya alacaklar heralde .. kısa süreliğine uyutulduğum için (1 ila 1,5 saat) yatağıma alınırken gözlerim açıldı ve direkt olarak o küçük yatağa baktım oğlumu orada göremeyince binbir stresle sezeryana giren ben bebeğim nerde bebeğim nerde diye diye başladım ağlamaya ağlamak şöyle dursun hayatım boyunca geçirdiğim nadir sinir boşalmalarından biriydi... ve içime doğan şey olmuştu bebeğim kakasını yapmış , eğer ben doktorumu dinlemeyip ısrarla normal deseydim de gecenin ilerleyen saatlerinde apar topar sezeryana girecekmişim!vel hasıl bir müddet kendime gelemedim taa ki gökkuşağımı yanıma getirip kollarımın arasına verdikleri ana kadar. o anın güzelliğini müthişliğini büyüsünü anlatamam... bu nasıl bir doğadır nasıl bir yaratılıştır ki o zır zır ağlayan bebek anasının kucağına geldiğinde sesi bıçak gibi kesilsin_?
işte o an dedim ki ey benim gökkuşağım annenin dediği çıktı işte ;hep derdim ki  kokunu duyduğum an anlayacağım ki;senden önce yaşadığım en güzel an bile yalanmış...çektiğim en büyük acı senin doğumunda yaşayacağımdan daha büyük olmayacak ve Allahın izniyle seni kucağıma verdikleri o an duyduğum mutluluk,şükür,huzur da yaşadığım en büyük sevinçle mutlulukla yarışamayacak! işte o zaman BEN olacağım .sen benim dünyaya geliş nedenimsin oğlum...sen benim sıfır maliyetle bu dünyaya bırakacağım en büyük mirasım mozaiyim canımın canı ömrümün gülü olacaksın ..geleceğin günü sabırsızlıkla bekliyorum ..annen..
Ve oldu ..sen işte böyle geldin gökkuşağım ,iyiki de geldin HOŞGELDİN!

10 Kasım 2014 Pazartesi

BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ...

         Evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir küçücük kız varmış . sonra o küçücük kızcağız büyümüş,evlenmiş ..günlerden bir gün bir umut belirivermiş içinde .küçük kızın gözleri daha bir parlamış ,yüreği daha bir yumuşamış . sonra başlamış yazmaya.. işte GÖKKUŞAĞI HİKAYESİ böyle çıkıvermiş ortaya...

        bize bazen çok kısa bazen de çok uzun gelen tek seferlik yaşama şansımızın olduğu hayatlarımızın içindeki renklerden ve gökkuşağımla hayatıma katılan yedi ayrı renkten , kendi çiçeği burnunda annelik tecrübelerimden ,yaptıklarımdan ve yapacaklarımdan bahsedip paylaşacağım...
blogger diyarında yerimizi alıp giriş yazımızı da yazdığımıza göre haydi bakalım HOŞGELDİK SEFALAR GETİRDİK!

      

Popüler Yayınlar