27 Aralık 2014 Cumartesi

Bebeğim bana baktığında ne görüyor?



Bugün sametle oyun oynarken hadi dedim bi fotoğraf çekiyim gene çok tatlı haylaz . Önce ikimizde ekrana baktık öyle çektim ,sonra onu yanağından öperken çektim sonra tuhaf bi şekilde o da benim yanağıma uzandı kendi çapında öptü sonra gözlerimin içine baktı ışıl ışıldı . Anlam veremedim .bunu benim oğlum hissederek mi yapmıştı ? Yoksa o an beni bi ısırası mı gelmişti ? Çok tuhaf oldum hele öptükten sonraki  o bakışı yokmu içime işlendi .sonra aklıma takıldı günlük rutin bebek bakmacasından çıkıp onun gözüyle bakmaya çalıştım kendime . Bana bakınca ne görüyordu , ben nasıl bir anneydim onun gözünde , neler hissediyor , huzurlu mu ? Bi sürü şey işte 7. Ayına da girmek üzere beni tanıyordur artık canım derken internette küçük bi yoklama yaptım meğersem bebekler 6. Aydan sonra başlarlarmış annelerini tanımaya sakın demeyin kız benimki erkenden tanımaya başladı diye ,gülücükler atmaya başladı diye.gak desem güldü guk desem sırıttı diye onlar ' sosyal gülümsemeymiş' ama şuan baktığında artık sebep sonuç ilişkisi kurabiliyorlar ve annelerine bağlılıkları da giderek artıyormuş ve 12. ayda da tavan yapıyormuş. . Bu 6. Ayda gerçekten var bi keramet ya da  böle birşey dikkatimi çektiği için daha bi dikkatle inceliyorum ondan da olabilir .ama sanki samet bana daha bir anlamlı bakıyor , böyle bi aşkla bakıyor .sanki kalplerimiz arasında kimsenin göremediği bir köprü var da duygularımız birbirine akıyor... Gülüşlerime gülücükle karşılık veriyor , tepkisiz olduğumda o da tepkisiz bakıyor , ağladığımda daha da dikkatle bakıyor anlamıyor ama bir şeylerin ters gittiğini hissediyor çünkü ben ne zaman kendimi kötü hissetsem samet benim kucağımdan inmiyor hep yanımda olmak istiyor .
Çok garip .. Şöyle okumuştum  yeryüzündeki en uzun süreyle bakıma, anne ilgisine muhtaç olan ve en zor büyüyen canlı insan yavrusudur. Ama şimdi gene bakıyorum ki aynı  insan yavrusu  sadece ilkel ( beslenme , uyku, tuvalet , gibi ) ihtiyaçlarının karşılanmasının giderilmesi ihtiyacının yanı sıra müthiş bir psikolojik yardıma ve  bakıma da muhtaç . Hatta beslenmesi kadar hayati. Dünyadan bi haber bu küçük canlı annesinin gözlerinden neler döndüğünü anlayabiliyor, inceliyor ... 
Biz anneler ve babalar çok dikkatli olmalıyız , çok olgun , çok net ..istediğiniz kadar bir şey yokmuş gibi davranın yutturamazsınız. Anlıyor , hissediyorlar  ha belki sizi alıp karşılarına konuşamıyorlar
sonuçlandıramıyorlar ama onlarda bir yer ettiği psikolojik bir temel atıldığı kesin ! 
Ve bize düşen bu temeli sağlam bir şekilde atmalarına yardımcı olmak . 

Sevgiyle kalın...

23 Aralık 2014 Salı

Anneler BABA lardan ne ister ?

aslında hep kadınlar erkeklerden ne ister neler bekler diye sorar konuşu
rduk değil mi? eve yeni bir bebek geldiğinde kadınlar anne erkekler baba olup çıkıverince soru da anneler babalardan neler beklere dönüşüyor..

şimdi demeyin sakın kardeşim hep kadınlar hep anneler mi bekler biz erkeklerin de bir şeyler beklemeye hakkı yok mu diye? tabiki var  ama maalesef annlerin sorumluluğu her zaman daha fazla,anneler hormonal olarak daha fazla dalgalanmalar yaşıyor,genel olarak bir ev in sorumluluğu anne de , bebek emzirmek gibi ağır bir iş annede,uykusuzluk annede.. saymakla bitmez doğal olarak fiziksel ve duygusal olarak sorumluluk kadında  ve annede fazla olunca dolayısıyla erkekten baba dan da bişeyler beklemek doğal bir hal alıyor. . sonuçta kimin yardıma ihtiyacı varsa yanındakinden birşeylerin ucundan tutmasını bekler, sorumluluğu fazla olan insan yardım bekler,işlerini yetiştiremeyen insan yardm bekler,kendine vakit ayıramayan insan yardım bekler. bunları bekleyenlerde genellikle kadınlar oluyor o yüzden de iş gene annelerin babalardan ne beklediğine ne istediğini dönüşüyor.

bir kere eve bir bebek geldikten sonra en basit kavga sebebi 4 neden şudur:
UYKUSUZLUK
SOSYAL TECRİT
EŞİT OLMAYAN İŞ YÜKÜ
DEPRESYON

Valla eğer bir bebeğiniz varsa bunlardan biri yada bir kaçıyla karşılaşmak muhtemel oluyor. maalesef savaş daha yatakta başlıyor ve hayır kırmızı nokta hakkında değil onu da unutun !

UYKUSUZLUK her ailenin karşılaştığı sorunlardan biridir. ( 6,5 aylık oğlum var ve ben hala 4,5 saatten fazla uyku uyuyamadım ) uykusuzluk evliliğe neler yapar kısaca kendi yaşadıklarımdan örnekler vereyim .uykudan mahrum insanlar mahrum olmayanlara göre daha hırçın,hatta bazı durumlarda daha kötü hale gelebiliyorlar, daha alıngan,daha sinirli, daha sakar, daha güçsüz, hareket etme kabiliyetleri daha yavaş olurlar.bir sorunla karşılaştıklarında çözemezler hemen sinirlenirler ( ben gibi:)) 
yani önce ruh hali değişiklikleri ortaya çıkar sonra bilişsel değişiklikler gelir ve bunları fiziksel performanstaki olumsuz değişiklik takip eder sonra ? sonra ne mi olur bu evliliği de etkiler.

SOSYAL TECRİT eveet sizin artık bir bebeğiniz var öyle hadi barlar sokağına gidelim,dağa pikniğe gidelim , arkadaşlarla oyun oynayalım yok öle her şey kafaya estiği gibi olmaz önce ortam kontrol edilecek BEBEĞE UYGUN HALE GETİRİLECEK , bebek için olası tehditler ve tehlikeler minimize edilecek ondan sonra program yapılacak . ve tabiki çevrenizdeki arkadaşlarınızın da çocuklu olup olmaması önemli çünkü bir yere gittiğinizde siz ne kadar o ortama uyum sağlamaya çalışırsanız çalışın odak noktanız hep bebeğiniz oluyor ve arkadaşlarınızın da eğer onlar çocuksuzsa bir zaman sonra onlar da siz de sıkılıyorsunuz ne kadar yardımcı olmaya çalışırsalar çalışsınlar sizi bir yere kadar anlayabiliyorlar . ve onlar da haklı olarak sıkılabiliyorlar. benim şansım arkadaşlarımın çoğunun bir bebeği olması ve konuşacak ortak noktalarımızın bol bol bulunması fikir alışverişinde bulunabilmemiz ve tam anlamıyla birbirimizi anlayabilmemizdi.
aksi takdirde zaten depreme uğramış olan karı koca ilişkileri sosyal tecrite de uğrayınca özellikle kadınlarda bir yalnızlık ,yalnız hissetme ve hemen arkasından da depresyon baş gösteriyor.

EŞİT OLMAYAN İŞ YÜKÜ  evet erkekler, babalar  ne derseniz artık eve gelip tüm gün dışarda çalıştıklarından ve çok yorgun olduklarından bahsedip dinlenmek isterler ve sizin de benim gibi saçlarınız havaya dikilir ve tırnaklarınız bilemeye başlarsınız :))  doğaldır çünkü kocalarımızın hayatlarında pek bir değişiklik olmamıştır onlar aynı işleri yapıyor aynı çevreleriyle takılıyor bir ÖĞLE ARASI hakları var ve akşam mesai bitiminde kafadaki şalteri indirip eve takılmaya geliyorlar . peki biz kadınlar , anneler ne yapıyoruz.?
konuşmayı bilmeyen, dünyaya yeni gelmiş , sadece sevgiye ilgiye, güleryüze ve güvene muhtaç , tuvalet eğitimi olmayan, yemek yeme kabiliyetine sahip olmayan , kendini temizleme becerisinden yoksun küçük, sevimli dünya tatlısı bebeklerimizin HERŞEYİNDEN sorumluyuz.
evet sevgili eşlerimiz de çalışıyorlar ama onların hala belli bir düzenleri var bizim gibi kendilerini sakinleştirmek için içinden dualar okuyan , la havle çekerken o muhteşem gülücükleriyle bebeklerini korkutmamak için elinden geleni yapan ,televizyonda defalarca aynı kanalı izlemek zorunda kalmayan,ve aç bir bebeği beslemek için günde 90 kere -nerde olduğu hiç önemli değil - memesini çıkarmak zorunda değiller.. biz kadılar bir maaş almıyor olabiliriz ya da günün çoğunu evde eşofmanlarımızla geçiriyor olabiliriz ya da tüm gün çocuklarla ' oynuyor ' olabiliriz ama bazen sadece ayda 1 kere olsun ağdaya , pediküre, saç kestirmeye ya da lanet olsun kendimizi şımartmaya ihtiyacımız var ÇÜNKÜ BİZ ANNELER BİR ERKEĞİN 1 SAATTE ÇALIŞTIĞINDAN DAHA FAZLA EVDE ÇALIŞIYORUZ. VE bunun yanında bir de koca nın arkasını topluyor, yaşadığımız yuvamızı temiz ve derli toplu tutmaya çalışıyor,ve bunun yanında da akşamları yemek yapıyoruz.
şuan elinde bir elektrikli süpürgeyle ev süpüren göbekli erkek mi yoksa full kaslı artistik pozlar veren bir erkek mi size daha seksi geliyor ? kesinlikle birincisi !

DEPRESYON biz annelerin yarısı ya da çoğu doğumdan sonra bir kaç saat ya da gün içerisinde kaybolan geçici bir doğum sonrası mahzunluğu yaşıyoruz.bu doğal ve normal bir durumdur ancak annelerin bazıları %20 lik gibi bir kısmı bu dönemi daha derin daha yoğum yaşar.evlilikleri iyi gitse bile yalnızlık,çaresizlik,üzüntü ve değersizlik duygusu bu kadınların peşini bırakmaz.dertli annelerin çoğu sürekli ağlar ve pencereden dışarı boş boş bakarlar.
depresyon riski altında olan sadece kadınlar da değil aslında babaların da onda bir ila çeyreği bebek doğduğunda depresyona girebilirler.eğer kadın da bunalımdaysa bu rakamlar 50 yüzdeye kadar çıkabiliyor maalesef.

bu yazdıklarım ve yaşadıklarım eve bebek bir bebek getirmeye dair ne hoş anılar değil mi? peki tüm bunları yaşamamak için neler yapabiliriz?

ilk adım BİLİNÇLENMEDİR . Sadece kadın değil erkek de hem kendi hem karısının yaşayacakları için bilinçlenmeli anlayışlı olmalıdır. eğer bunları yaşayacağını bilirse karşılaştığı problemleri daha kolay atlatır hale gelebiliyor çiftler.  EMPATİ kurmak gerçekten çok önemli hatta ayrı bir yazı konusu bence yalnızca erkeklerin kadınlara değil,anne babaların çocuklarına ve bebeklerine ,kadınların erkeklerine karşı öğrenmesi gereken bir şeydir empati . ve kesinlikle çiftler arasındaki düşmanlığı azaltır.

anne baba aile ile ilgili daha çok yazılarım olacak .şimdilik bu kadar yeni bebekli çiftlere bol bol anlayışlı empatili sabırlı günler diliyorum bunun bir geçiş dönemi olduğunu  türbülansa girmeden kemerlerinizi bağlamanızı öneriyorum.

sevgiyle kalın.

21 Aralık 2014 Pazar

Tebdil-i mekanda ferahlık vardır...





Merhaba Eylül Ay'ından beridir oğlum ve ben şehir dışına pek çıkamamıştık . Burda havalarda Güneşli olunca sevgili eşim gökkuşağımı ve beni Alıp Mudanya'ya götürdü.hem deniz Havası alalım hem de denizin nimetlerinden yararlanalım diye :)

Boşuna dememişler tebdil-i mekanda ferahlık vardır diye . Arabanın koltuğuna oturur oturmaz ruh halim Değişti bi içim rahatladı . Malum evde bir bebek olunca yapılan ev işlerinin sayısı da artıyor hatta bazen gün içinde sürekli tekrarlanıyor :)) misal bebeği yere yatırıyorsunuz yerde debeleniyor oynuyor dağılıyor sonra sıkılınca onu kaldırıyorsunuz etrafı topluyorsunuz düzenliyorsunuz çok değil yarım saat sonra o oyuncaklar gene dağılıyor sonra gene toplanıyor gene gene gene ....aynı şey mutfak , yatak odası , varsa bebek odası için de geçerli :) e hal böyle olunca erkek ne kadar işten koşa koşa eve pijamaları çekip iki seksen dinlenmeye geliyorsa biz kadınlarda aynı oranda ve istekte evden uzaklaşma isteğine bürünüyor hava da çok güzelmiş ayol e hadi biyerlere gidip kaçamak yapalım diye başlıyoruz mıkırdanmaya :)) neyse ki bizimki fazla me'letmedi evdeki halimi görünce acıdı zaar :)). Aldı götürdü bizi Sağolsun . Bazen insanın ilacı gerçekten mekan değiştirmek , değişik enerjilerin olduğu yerlere Katılmak olabiliyor. Değişik insanlarla tanışıyorsunuz misal yemek yediğimiz mekanda yan masadaki güzel anne ile tatlı bir 'anne Dayanışması ' içine girip sonrada bebeklerimizin Arasında 1 gün OLDUĞUNU öğrenmemiz bile yeni açılan bir muhabbet nedeni olabiliyor.ya da Sabahı her zamanki gibi evimizde değil de küçücük bi pansiyonun denize açılan penceresinde karşılamak insanı gerçekten rahatlatan ve ihtiyacı olan bir şey gerçekten .

Özellikle bebek bakma gibi ağır Sorumluluğu olan insanların ruh halleri bazen acınası hale gelebiliyor hem bebeğimiz için hem kendimiz ve eşimiz için arada Sırada böyle küçük kaçamaklar yapmak cidden çok güzel bir şey hem bebekle de ayrı bir keyifli oluyor o kadar da kötü değil en fazla benim gibi geceniz biraz uykusuz geçer o kadar . Güzel bir hafta sonundan çıkarak mutlu bir hafta geçirmem dileğiyle güzel olumlu enerjimi sizlere de yolluyor ve böyle tatlı kaçamakları da Şiddetle tavsiye ediyorum.

Sevgiyle kalın ...

17 Aralık 2014 Çarşamba

ek gıdaya geçiş / 6 ay tarifleri SEBZELER

merhaba sindirimi kolay olan ve vitamin açısından zengin olan sebzeler,bebeğimizin gelişimi ve bağırsak transiti için son derece önemlidir.
bebeklerin şekerli besinler sevdiğini bilerek herkese havuç gibi hafif tatlı bir sebze ile başlamanızı öneriyorum.
sebzelerin hafif buharda pişirilmesi en ideal pişirme yöntemidir.besin değerlerini korur ve bebeklerin lezzetlerin keyfini çıkarabilmesi için de sebzelerin tadını kaçırmaz.
farklı besinlere geçiş döneminin başında hazırladığımız mamalara tuz atmamamız gerekir;bebeklerin dilinin gözenekleri bizimkilerden çok daha hassastır ve böbrekleri de yeterli olgunluğa erişmemiştir.

şimdi bebeğinize 4. aydan itibaren başlayabileceğiniz ve 6 aya kadar da devam edebileceğiniz bir kaç tarifi paylaşmak istiyorum.

YOĞURTLU ARMUT ( 4. aydan itibaren)
 1 adet olgunlaşmış armut
1 adet sade yoğurt

armudu yıkayıp küçük parçalar halinde buharda pişirin daha sonra pütürcük kalmayacak şekilde elinizde ya da blenderda ezin içine yoğurdu da ekleyip iyice karıştırın .

bu tarifi pekmezle de tatlandırabilirsiniz fakat ben bebeklerin bal gibi pekmez de tüketmelerini önermiyorum.

ELMA-MUZ PÜRESİ
 elmayı ve muzu yıkayın buharda pişirin bebeğinizin yiyebileceği kıvamda ezin ya da blenderdan geçirin yeterli soğukluğa ulaştığında bebeğinize afiyetle yedirin.
(bu arada bebeğinize muz verdikten sonra kakasında bazı siyah kıl benzeri şeyler görmeniz olasıdır bunun nedeni bebeğinizin bağırsaklarının muzun içindeki lifi sindirememesinden kaynaklanıyor.)

SEBZELİ KABAK

kabak
1 adet domates*
1 yemek kaşığı irmik
yarım tatlı kaşığı tuzsuz peynir
bir kaç adet sapsız maydanoz yaprağı.
1 çay kaşığı tereyağı
önceden hazırlanmış bir buz küpü et suyu.

ben irmiği et suyunda ayrı olarak pişiriyorum . peyniri maydanozu da onun içine ekliyorum. kabağı domatesi buharda pişirip blenderdan geçirdikten sonra irmikli karışımla beraber tekrar iyice püre haline getirip bebeğime yediriyorum.

* bu arada domates besin alerjisine sebep olabilir bu yüzden domates yerine havuç da kullanabilirsiniz.

3 SEBZELİ PÜRE

patates,havuç,şalgam,tereyağı,et suyu

sebzeleri buharda pişirip püre haline getirin ve son olarak tereyağını ve önceden hazırlayıp sakladığınız et suyunu  ekleyin  bebeğinizin tüketebileceği sıcaklığa getirdiğinizde yedirin.

BAHÇIVAN ÇORBASI

havuç,brokoli,kabak tereyağı,et suyu

bu sebzeleri de buharda pişirme yöntemi ile pişirip son olarak tereyağını ve et suyunu  da ilave edip püre haline getirin .
fakat karnabahar,brokoli,lahana gibi gaz yapan yiyecekleri vermeden önce emziriyorsanız eğer önce kendinizde deneyin sonra alıştırma porsiyonlarında bebeğinize verin.

SEBZE ÇORBASI

patates , pırasa, havuç , tereyağı , et suyu

sebzeleri buharda pişirin tereyağını ve et suyunu ekleyin. püre halinde bebeğinize yedirin.

BALKABAĞI PÜRESİ

patates , 1 halka soğan(isteğe bağlı) , balkabağı ,tereyağ ,et suyu

sebzeleri buharda pişirin son olarak et suyu ve tereyağını ilave edip püre haline getirin  . balkabağını ayrı olarak vermek isterseniz anne sütü ile kıvamını curulandırıp tereyağını da ilave ederek verebilirsiniz.


Benim bebeğime yedirdiğim meyve sebze tarifleri bu şekildeydi. eğer varsa sizden de tariflerinizi paylaşmanızı beklerim.

Etler ve balıklar ile alakalı bebeğimize yapabileceğimiz tariflerle bir sonraki yazımızda buluşacağız.

Bebeklerini sağlıkla doyurmaya çalışan tüm annelerin ellerine sağlık diliyor bebişlerinizi kocaman öpüyorum.

sevgiyle kalın...

15 Aralık 2014 Pazartesi

AYIN KİTAP ÖNERİSİ





MERHABA  bu ay sizlerle bebekler için beynin kuralları adlı kitabı paylaşacağım.

 hamilelikten önce,hamilelik sürecinde ve ilk 5 yıl boyunca ne yaparsak; çocuklarımızın yaşamlarının geri kalan bölümlerinde
onları çok etkileyecektir.bu kitap bu süreci doğru algılama,tanıma ve yönetme konusunda bizlere yardımcı oluyor.

kitapta ebeveynlik,hamilelik ,hamilelikte stresin anneyi ve bebeği nasıl etkilediği,hamileliğimizi neden MUTLU geçirmemiz gerektiği,kendimizi ve bebeğimizi nelerden korumamız gerektiği ve bebeğimizin sesimizi duyabildiğinde,dokunuşlarımızı hissedebildiğinde onun ve bizim üzerimizdeki etkilerinden bahsediyor.

bunun yanı sıra işin bebek kısmından çıkıp İLİŞKİLER KONUSU na da değinen kitap karı koca ilişkilerinden,evde yaşanan tartışmaların ve kavgaların bebeği nasıl etkilediğinden ve BEBEK İÇİN iyi olan bir ilişkiye dair adımlardan bahsediyor.

bu kitabı okuduktan sonra öğrendiklerimin ve okursanız sizin de öğreneceklerinizden bazıları şunlar;

neden ZEKA GELİŞTİRİCİ OYUNCAKLARA gerek olmadığını,
erkeklerin neden daha fazla günlük ev işi yapmaları gerektiğini,
2 yaş altındaki çocuklara televizyonun etkilerini,
bebeklerin en çok neden GÜVEN hissine ihtiyaç duyduklarını,
çocuğun diğerleri ile iletişim kurma kabiliyetinin gelecekteki matematiksel performansı nasıl etkilediğini,
AKLIN ve MUTLULUĞUN neden ayrılamayacağını,ÇOCUĞUN MUTLULUĞU PAHASINA akademik başarının peşinde koşturmanın hepsini kaybetmesine nasıl sebep olduğunu,
ÇABAYI ÖVMENİN ,ZEKAYI ÖVMEKTEN neden daha iyi olduğunu ve akademik performansın en iyi belirleyicisinin zeka değil,kendi kontrolünden geçtiğini

öğrenebilmemiz adına elimizdeki kitap iyi bir rehberdir.
tüm annelere,anne adaylarına , eğitmenlere kısacası herkese okuması için tavsiye edebileceğim bir yayın .

bu ayın kitap önerisi bu şekildeydi. hayatınızın öğrenmek,öğretmek ve okumakla geçmesi dileğiyle

sevgiyle kalın...

10 Aralık 2014 Çarşamba

bebek araç gereçleri-3 / park yatak,beşik,biberon

bir çok ailenin doğum yaklaştığında hevesle uğraştığı şeydir bebek odası hazırlamak. güzel bir bebek odası mobilyası edinmek , evin bir odasını bebek için ayırmak orayı rüyalarındaki gibi süslemek... böyle anlattığım zaman benim de çok hoşuma gidiyor. bebeğim doğdu 6 aylık oldu ama nedense ben hala pişman değilim bir bebek odası yapmadığım için !

neden ? birinci nedenimiz bizim toplumumuzda doğan bebişleri koca çocuk olana kadar yanımızdan bir türlü ayıramamamız v e o bebek odalarının da boş boş öyle beklemeleri. gardolabı şifonyeri hadi neyse de hele o karyola şeklinde hantal beşikleri yok mu bana dünyanın en kullanışsız ürünü gibi geliyor. . öyle ki çevremdeki bir çok anne ya sadece o karyolayı alıp yanına koyuyor tabi yatak odası büyükse ya da o karyolada çocuk doğru düzgün içinde yatmadan büyüyüveriyor.

ben naçizane kendi uyguladığım yöntemi , almış olduğum ürünleri ve ne derece memnun olup olmadığımı anlatacağım.







ben sevgili oğluma bebek odası almayı tercih etmedim ikeadan büyük bir şifonyer aldım iki tane beşik park yatak ve diğer ihtiyaçlarını aldım . çünkü bebek zaten o muhteşem şekilde döşediğiniz bebek odasından bir şey anlamayacak ve 3 4 yaşına geldiğinde başlayacak ben arabalı yatak istiyorum, korsan oda istiyorum diye siz de onca para verip aldığınız bebek odasını bozmaya kıyamayacaksınız. bizim eşimle düşüncemizde bebek odası değil çocuk odası yapmak ve oğlumuz büyüdüğünde  elinden tutup onunla beraber böyle bir heyecan yaşamak onun istediği  renkleri seçmek,vs vs..ve aldığım herşeyi dolu dolu kullanabiliyorum ...

BEŞİK  olarak yukarıda görmüş olduğunuz modelleri kullandım 2 tane paylaşıyorum çünkü, 1. sıradaki beşiği alt kattaki oturma odama koydum 2. sıradaki beşiği de yatak odama koydum .ikisinden de son derece memnunun ama tek pişmanlığım 2. sıradaki beşiği anne yanı şeklinde almamam. doğum sonrası ilk günler özellikle sezeryan olduysanız yatağa yatıp kalkmaz müthiş derecede zor oluyor eğer anne yanını alsaydım daha az zorlanırdım şuan bile geceleri yanımda yatmak isteyen oğlum yüzünden biricik babamız yatakta saf dışı kalıyor :)) yeni annelere önerim mutlaka anne yanı beşik almaları . 6 aya kadar ikisini de rahat rahat kullandım hatta alt katta olanı hala kullanıyor öğle uykusunu onda yapıyorum.




PARK YATAĞI  da chicco dan aldım ve canım oğlum büyüdüğünden beridir onda yatıyor aslında yatamıyor paşa genelde gündüz içinde sadece ben yukarda olduğum zamanlar oyun oynuyor geceleri meme emerek uyuduğu için :)) daha tadına varamadı :)bence en iyi park yatak bu kızlar .şiddetle tavsiye ediyorum.





BİBERON  olarak philips avent ve dr browns arasında gidip geldim ama tercihim dr browns oldu. doğal akışlı memesi , cam biberonu ve gaz oluşumunu önleyen biberonun içinde duran aparatı gerçekten bebekte gaz yapmıyor ilk 1,5 ay önce emzirip sonra mama verdim oradan biliyorum .ya da benim bebeğimin gaz problemi yoktu o da olabilir :) şuan da bitki çaylarını biberonundan içirmeye çalışıyorum  çok memnunum dr browns gerçekten iyi bir marka asla pişman olmayacağınız bir ürün . BPA sı kalite standartları hakkında yazmaya gerek duymuyorum çünkü zaten artık iyi biberonların hepsi bu şekilde üretiliyor bu markayı diğerlerinden ayıran özellik ise içindeki gaz yapmayan aparatı.


benim tercihlerim ve tavsiyelerim bu yönde .şimdilik bu kadar :))

sevgiyle kalın ...











9 Aralık 2014 Salı

bizim de artık bir mama sandalyemiz var ! / bebek araç gereçleri 2



 bir çok insanın 300-400 TL verip de bebeklerinin hiç oturmamasına sebep olan mama sandalyesidir İKEA ANTİLOP!

 o iğrenç kumaş kılıf kaplı hantal zor temizlenen mama  sandalyelerinin  karşısında kibar , hafif , sok duşun altına yıka modunda  kolay temizlenen bir mama sandalyesidir İKEA ANTİLOP !

portatif ve oraya buraya götürülebilir bir mama sandalyesidir İKEA ANTİLOP!

herkesin keşke bunu alsaydım ne gerek varmış dediği mama sandalyesidir. İKEA ANTİLOP!

o hantal chicco polly marka mama sandalyelerinin en büyük rakibidir İKEA ANTİLOP !

bebeklerin içinde keyifle oturarak parasının katlaya katlaya hakkını verdiği mama sandalyesidir  İKEA ANTİLOP !



yeterince açıklayabildim galiba .bence bir ev için en uygun mama sandalyesidir .yok salıncağıydı , yok oyun minderiydi yok mama sandalyesiydi derken kendi elimizle kendi evimizi işgal altına atıyoruz. emin olun bir ürünün güvenli olması demek kalın bacakları, kaba koltuğu, kalın kalın kemerleri olması demek değildir. çok hafif , kibar ve taşınabilir olduğunda da bazı bebek  ürünleri gayet güvenli ve kullanışlı olabiliyor ikea da olduğu gibi. .

bunun yanında yukarıda fotoğrafını paylaşmış olduğum ve gene ikea dan aldığım önlükler de inanılmaz derecede kullanışlı .

eğer kardeş ben illa da o 300 ü bayılacağım diyorsanız tabi ki siz bilirsiniz ama ben de ikea antilop u şiddetle öneren  annelerden olacağım tercih sizin benden paylaşması :))

sevgiyle kalın...

7 Aralık 2014 Pazar

25 kasım' a ithafen


sen yeryüzünün meleklerini bilir misin?
Onlar önce dokuz ay karınlarında can taşırlar,ve sonrada bir ömür can olurlar...
Ve daima anımsa!Allah'ın emanetidir sana kadın.
İncitmeyeceksin .
Emanete hıyanet olunmaz. Ki bu emanet Rabb'inin lütfu ise
bir daha düşüneceksin... *

takip ettiğim güzel bloglardan biri olan içimden geldiği gibinin bende yaratmış olduğu farkındalık ile ben de kendi blogumda 25 kasım kadına şiddet ve kadın cinayetleri ile mücadele günü adına bir kaç düşüncemi paylaşmak istiyorum.

muhasır medeniyet seviyesinin kat kat altında yaşadığımız şu günlerde kadına şiddet,kadın cinayetleri,cinnet geçiren koca, korunma talebi isteyen kadın gibi acı dolu kavramları dillendirmemiz çok normal maalesef. 

fakat kadın erkek kavramlarından sıyrılıp İNSAN OLMAK  ile ilgilenirsek, bir vicdana sahip olduğumuzu , kadınların eşya olmadığını kimseye ait olmayacaklarını idrak ettiğimiz an bir tık üst seviyeye çıkarız gibi geliyor.
gene de herşeye rağmen burada iş gene biz kadınlara düşüyor. 

kadınlar ! çocuk var deyip körelmeyin ,aldatılıyorum deyip boyun eğmeyin,şiddet görüyorum deyip korkuyla köşenize sinmeyin .bazen isyankar ve kavgacı bir ruh taşları yerinden oynatır ve daha da yerini bulmasını sağlar .okutmadılar deyip köşenize sinmeyin . okuyun,yazın,araştırın,üretin,ayaklarınız üzerinde durun. kendinize hakaret ettirmeyin , benliğinize zarar vermeyin. kim ne derse onu yapan koyun olmayın kendiniz olun , bir olun , güçlü olun . ben demiyorum ki hemen arkanızı dönüp gidin . çabalayın , davranmanız gereken her şekli , her yolu deneyin . vicdan en yumuşak yastıktır.elinizden geleni yapın sizi siz olduğunuz için kabul etmeyenler,zalimce egolarına köle yapmak isteyenlerin fikirleri değişmezse işte o zaman ben elimden geleni yaptım artık içim rahat deyip öyle gidin bu deyiş muhtemelen bir 3-5 sene alıyor . hepimiz bu dünyaya 1 kere geliyoruz bir kere yaşama hakkımız var . kendi adıma konuşayım ben 30 sene sonra gelen mutluluğa da cennette hak ettiğine kavuşmaya da çok akıllıca bakmıyorum. mutluluk bireyde başlar..  mutlu kadın ,mutlu çocuklar, mutlu aile ,mutlu toplum demektir . ortalık mutsuz ailelerin psikolojisi bozuk çocuklarıyla kaynıyor . acı ama gerçek ! ve bu bozukluk da nesilden nesile kadının dik duramayışından ötürü aktarılıyor. mutsuz kadının çocuğu da mutsuz oluyor.kendinize inanın , yapabileceklerinize inanın  kimbilir ne cevherlerimiz var hepimizin aslında bilmediğimiz...

ve bunları yapacağımıza inanmak,yapmamızdan daha önemli .

sevgiyle kalın..

*allah de ötesini bırak kitabından.


6 Aralık 2014 Cumartesi

Tavır sahibi olmak

Bir insan başkalarına aldırmadan, onların beğenip beğenmediklerini umursamadan inandığı   şekilde yaşıyorsa, düşündüğü ve hissettiği şekliyle söylüyorsa, gördüğünü aslına uygun aktarıyorsa olduğu gibi görünen (tavır sahibi) bir insandır. Onun kimi yaptıklarının ve söylediklerinin başkalarınca yanlış anlaşılması ya da değişik değerlendirilmesi kendisi için bir önem arz etmez. Çünkü böylesi bir durumun öznesi kendisi değildir. Takdir edilir ki, bir insanın yapıp etmelerini olmadığı şekilde algılama becerisini gösterenler; var olanı olduğu gibi almak yerine, görmek istedikleri şekliyle alanlardır. Onların kafalarında belirli şablonlar vardır. Görebildikleri o şablonlara uygunsa alırlar ve alkışlarlar; değilse kolayca reddeder ve itham ederler. Bunu da bütün olumlu davranışların yegâne öznesi kendileriymiş gibi yaparlar. Öyle ki, tavrın neti  bürütü onlardan sorulur. Sorulmaz aslında, onlar görev bilinciyle meseleye el koymaktan kendilerini alamazlar.*

Mevlana nın herkesin bildiği ' ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol' sözü nü belki de hepimiz yıllarca anlamaya çalıştık ,sözle alakalı kompozisyonlar yazıp durduk ama iş eyleme geldiğinde ne olduğumuz gibi göründük ne de göründüğümüz gibi olduk . çevremizi kırmamaya çalışarak düşüncelerimizi içimize attık, bazen uyumsuz görünmemek için bir çok olaya ve programa uyumlu hale geldik,bazen çok sinirlendiğimiz zaman hep karşımızdakini baz alıp içimizde biriktirdik biriktirdik ve o büyük patlamaya artık çok az kaldığını fark etmedik! bazen onun bunun hatırı safsatasıyla kendimizi ifade etmekten korkup bizi ve  ailemizi kategorize etmelerine izin verdik ama aslında bunlar biz değildik...

 insan çevresindeki insanların kendisine hayrı mı şerri mi dokunduğunu olduğu gibi görününce görüyor.o zaman anlıyor bazı insanların hiç de iyi niyetli olmadıklarını.. salt kendi istekleri , kuralları, yaşam stilleri, hayat görüşleri uygulanmadığında onlar için tehlike çanları çalmaya başlıyor. sonra konuşmalar tartışmalara,tartışmalar büyük kavgalara dönüşüyor. insan olmanın bence özü BEN olmaktır. benliğini kaybetmeden yaşamaya çalışmaktır . haksızlığa karşı dik durmaktır tavrını NET bir şekilde ortaya koyarak tavır sahibi olmaktır.

ne kendinizi başkaları için değiştirin , ne de başkalarını kendinize uydurun .

sevgiyle kalın...



































*www.edebistan.com

EK GIDAYA GEÇİŞ-1 / BEBEĞİM 6 AYLIK OLDU

merhaba sütüm geliyordu ,gelmiyordu derken ilk 6 ayı babalar gibi emzire emzire bir güzel geride bıraktık ..bunun için öncelikle kendimi ve canım oğlumu kutluyorum inşallah en az 1 yaşına kadar emzirebilirim temennilerimi de evrene gönderiyorum. :))

evet şimdi gelelim fasulyenin faydalarına ek gıda nedir? bebeğin ek gıdaya ihtiyacı ne kadar olmalıdır? bebeğe ek gıda olarak neler verilebilir?

artık çoğu anne bunu biliyor ama biz gene de bilmeyenler için yazalım ..anne sütü ilk 6 ay D vitamini hariç bebeğin tüm ihtiyaçlarını karşılar(su dahil) ve 6. ayda başlanan ek gıda da bebeğin katı gıdalara yavaş yavaş hazırlanan sindirim sistemini bu olaya alıştırmak için verilen ve bebeğin ihtiyacı olan bazı vitamin ve minerallerini de dışarıdan ek olarak alınan gıdalardır.

bu yeni yeni büyüyen minnoşların ek gıdaya ihtiyaçları, günlük toplam beslenmesi gereken miktarın 1/3 idir.yani  ek gıdaya geçilmiş olmasına karşın , asıl besin kaynağı gene anne sütüdür . sütü az gelen ya da gelmeyen anneler için bu ölçek 2/3 ya da tamamı olabilir tabi ki ama emzirmek için elinizden geleni yapmalısınız. süt bir şekilde geliyor. bunun için emzirmek hayal değil adlı yazımı da okuyabilirsiniz.

en güzel ve en sorumluluk gerektiren sorumuz bebeğe ek gıda olarak neler verilebilir?
şimdi buradaki en önemli faktör sizin bebeğinizi sağlıklı bir şekilde beslemeye hevesli olmanız,uğraşamam,vaktim yok,alamadım ,edemedim gibi  bahanelerle piyasadaki kutulanmış masum görünümlü ama çok da masum olmayan ek gıdalara saldırmamanız.

ben ek gıdaya yoğurtla başladım. 5 ay 15 günlükken Samet'e, CANIM annemin sütçüsü  sayesinde edindiğim sütle günlük küçük kavanozlarda(çay bardağı küçüklüğünde hatta onda da mayalayabiliyorsunuz. :) yoğurt mayalayarak başladım. bu iki haftanın ilk bir haftasını yoğurdu sade vererek geçirdim ,2. haftaya girdiğimizde gene aynı ölçek yoğurdu 2 ye bölerek sabah sade akşam da elma ya da muz püreli olarak vermeye başladım.İlk zamanlar 1 ya da 2 kere içine cici bebe kırıp verdiğim de oldu fakat bu bebe bisküvileri hakkında okuduğum bir sürü muammalı yazılardan sonra vermemeyi uygun gördüm. siz de içinize nasıl siniyorsa öyle yapın.
bu 2 haftayı bu şekilde geçirdikten sonra 6. ayını doldurduğunda birtanem ablamın hediye olarak aldığı tefal disney baby buharlı pişiricisinde patates , havuç, ıspanak, balkabağı , gibi püreler yapmaya başladım. içine haşladığım etin suyundan ( bu arada et suyunu  derin dondurucunun buzluklarının içine koyup küp küp saklaybilirsiniz.) ve yarım çay kaşığı tereyağdan ekleyip gökkuşağıma yediriyorum o da maşşşşaallahhh hopur hopur yiyor :) bunun yanında mevsim sebzelerinden ıspanak, taze fasülye, gibi sebzelerden korkmadan verebildiğiniz gibi karnabahar,brokoli,lahana gibi gaz yapan yiyecekleri önce kendiniz yiyerek yani emzirdiğinizde gaz yapıyor mu diye daha sonra da yapmıyorsa eğer deneme yanılma yoluyla bebeğinize az miktarlarda yedirerek deneyebilirsiniz.
sabah kahvaltısında da (ben köy yumurtası buluyorum) yumurtanın sarısını tuzsuz peynir ile günde 1 çay kaşığıyla başlayıp 1 ila 2 hafta içinde günde 1 tam yumurta sarısına çıkarabilirsiniz. bu arada doktorumun önerisi 5-7 gün bekleme prensibi idi fakat ben 3 günü de yeterli buluyorum. ilk yumurta sarınızı verin 3 gün boyunca bebeğinizi gözlemleyin; cildinde kızarıklık var mı ,poposunda kızarıklık var mı, kakası nasıl bunları kontrol edin eğer bir şey yoksa yumurta sarısı ile beslemeye devam edin.

bazı yaptığınız sebze pürelerini anne sütü ile de sulandırabilirsiniz. mesela balkabağı yaptığınız zaman içine ek olarak kendi sütünüzden de ekleyin ve bunu diğer mamalarınızda da yapın ki anne sütünün tadı sayesinde bebeğinizin mamayı kabullenmesi daha kolay olsun.

hiç bir şekilde zorda kalmadıkça,bebeğinize mama yapamayacak duruma gelmeden toz mamalardan ve kavanoz meyvelerinden vermemeye gayret edin. özellikle doktorlar o 6-36 aylık olan toz mamaların meyveli sütlü olanlarını hiçbir şekilde tavsiye etmiyorlar.

hepinizin ilk 6 ay başarılı emzirme süresini bitirmenizi kutluyor emziremeyen annelere de çok kafalarına takmamalarını diliyorum. ek gıda yazılarım ay ay devam edecek takip etmenizi ve tavsiyelerinizi yorumlarınızı beklerim güzel anneler .

sevgiyle kalın...

Popüler Yayınlar