31 Ocak 2015 Cumartesi

BEN im uyku eğitimim 2

merhaba dün gece oğlanı uyuttuktan sonra nasıl uyuduğunu ve uyuyana kadar neler yaşadığımızı yazmıştım.
şimdi gece neler oldu ondan bahsedelim. en sonunda sızar şekilde 11 de uyuyan bebeğim 12 de uyandı hemen beşiğinden alıp emzirdim zaten memeyle uyumaya alışık olduğu için memeye değer değmez geri uykuya daldı. sonra saat 01:00 da gene uyandı bu sefer diğer göğüsümü emzirdim gene hemen uyudu  ben de hemen yattım . saat 02:00 da gene uyandı Allahım kurulu bir saat miydii bu çocuk ?gene meme ve gene uyku . saat 03:00 gene uyandı gene meme ve ben de merhaba ben zombi tanışalım mı modundayım :)o arada eşim yanımıza geldi onu görür görmez cin oldu çocuk :) neyse hazır uykusu dağılmışken altını aldım baya doldurmuş :) sonra babayla biraz mıncıkladılar birbirlerini ama eşin tutumu da çok önemli ona kalsa aramıza alalım ağlatma  durumu sözkonusu. nitekim aynı şeyleri de söyledi hadi biraz aramıza alalım , yarın başlarız dedi dayanamadım ikisi de mazlum mazlum bakışıyorlar zaten . gece de uyutana kadar çeşmeler açılmış diren çiğdem dediysem de yemedi :) aramıza alıp bi oraya bir buraya  döndük durduk sonra baktım ağa uyumuyor ben seni boşuna ağlatmadım kendim de boşuna ağlamadım hadi kalk bakalım kendi kendine uyuyamıyorsun en azından artık beşiğinde uyuyacaksın dedim. her yolu ( emzirme,dizde sallama,kucakta taşıma )deneyerek saat 5 te uyuyakaldı. artık ondan sonrasını cidden hatırlamıyorum bende ipler koptu çünkü.

şimdi benim bu ilk geceden çıkardığum bazı sonuçlar var : her bebeğin uyku eğitimine ihtiyacı var mıdır ? benim bebeğimin  memeyle uyumamaya ihtiyacı var . demek ki bizim temel problemimiz düzensiz , saatsiz uyumak değil bilakis aslında çok düzenli sadece beşiğinde uyuması için çabalıyoruz. onun haricinde o meşhur , başka kültürden devşirme uyku eğitim sendromlarını bebeğime uygularsam kesin kes olacak şeyin ilki sütümün kesilmesidir. çünkü gece emzirmeyi bırakmayı öneriyor yöntem . tamam ama ben gece emzirmeyi bırakamam bu sütümle oynamak olur. bunu göze almak istemiyorum çünkü hedefim yaşına kadar bebeğimi emzirmek. bir daha ömrü billah böyle bir gıdayı alamayacak bir çocuğun belli disiplinde uyuyabilmesi için gece sütünden kesmek bana canice geliyor.

dün öyle içli ağladı ki acaba baskı mı yaptım çocuğa farkında olmadan ilk uyku için çok mu sert oldu diye içim içimi yedi. . bir yandan da şeytan dürtüyor sanki ağlak bi çocuğun var da! ağlamayan çocuğu ağlattın da ! çocuk zaten düzenli uyuyor da ! bak çocuğun psikolojisini bozmaktan başka bişey değil bu da ! diye diğer melek taraf ta bir daha düşmesini görmeye,bu sorumluluğun altına girmeye  dayanabilecek misin? düştüğü için mi ağlasın , yoksa uyumaya çalıştığı için mi ? diyor . beni kendime getiriyor.

valla onu bunu bilmem ne uyku eğitimi diye çocuğu zıvanadan çıkartırım,ne de memeden keserim. şuan tek amacım geceleri kendi beşiğinde uyuyabilmesi. asıl amacım meme emerek uykuya dalmamasını başarabilmek ama en azından ben bu şekilde başladım ve daha önceki  yazımda da hiç bir yöntemin tek başına bir bebeğe kullanılmaması gerektiğinden bahsetmişim.

bakalım bu gece ne olacak?  uyku eğitimi ile ilgili okuduğum bazı yazıları buradan, şuradanve şuradan  siz de okuyabilirsiniz.

sevgiyle kalın...

30 Ocak 2015 Cuma

BEN im uyku eğitimim 1


Merhaba ...
Bugün Başıma çok kötü bir olay geldi. Sabah Yanımda uyuyan can kuşum benden önce uyanmış ve ben nasıl OLDUĞUNU anlamadan yataktan düşmüştü..Aklımı yitirme sınırına gelen ben kucağıma Alıp korkuyla önce başını sonra bedenini kontrol ettim. Hani hıçkırır ama ağlayamazsınız ya işte öyle oldum. Neyse ki gökkuşağımın ağlaması çok kısa sürdü ve kendine geldi. Hiç bir yerinde de morarma kızarma meydana gelmedi. Ama ben benden geçtim.. Uzun bir süre uyutmadım ne olur ne olmaz. Melekler korudu Oğlumu Kapağı kapanmayan çekmecemize gelebilirdi başı . Allah'ım düşünmesi bile Aklımı oynattırıyor... 

Bugün çok radikal bir kararla uyku Eğitimine başlama kararı aldım . Benim uyku eğitimim adlı bir Başlıkta yaşadıklarımı paylaşacağım . Asla tek bir yöntemi çocuğuma dayatmayacağımı uyu uyu bebiş yazımda nedenleriyle açıklamıştım. Bebeğimi tanıyarak onun rahat olduğu metodlarda uyumasını sağlayacağım.Ne olursa olsun Samet artık beşiğinde uyumayı öğrenecek.aynı korkuyu bir daha yaşamaya gücüm yok. Ben ağlayacağıma o ağlasın dedim ve az önce park yatağında uyuttum.

Sametin  uyku saati akşam 10  ve Yanıma Alıp meme emmeye başladığında gece 10:15 te kolayca ağlamadan uykuya dalıyor .. Gene saat 10 da odamıza gittik .beşiğine koydum , yıldızlı gece lambasını açtım, internetten ninni müzik videosuna da açınca ağlamadı. Zaten uykusu gelince benim meleğim gülibikleşiyor :)) ama beşiğinde olunca saat 11:00 e kadar uyumadı ama ağlamadı da . Son bir kez emzirdim tekrar beşiğine koydum uykunun da bastırmasıyla ağlamaya başladı önce ağlamadı sadece rahatsız OLDUĞUNU belirtir şekilde bağırdı, çok Oralı olmadım , sonra ağlamaya başladı sonra daha da ağlamaya başladı dayanamadım kucağıma aldım hala meme istiyordu . Bir türlü alıştıramadığım emziği Ağzına verdim ama gene emzirir pozisyonda kucağımda sakinleştirdim sustu ve usulca tekrar beşiğine yatırdım gene ağlamaya başladı emziği hala çıkarmamıştı , debelenmiyor kolları iki yana açık belli uyumak istiyor ama Alışık olduğu şekilde . Daha fazla ağlamaya başladı gene kucağıma aldım alır almaz sustu . Susar susmaz koymadım ,ben gene yanındayım , Aşkım , oğlum ama sadece beşiğinde uyuman gerekiyor  bir daha düşmeni Göze alamam dedim geri koydum , hıçkırarak ,içini Çekerek ağlamaya başladı dayanamadım ben de ağlıyordum artık. Küçük bir öpücük kondurdum alnına Gücüne gittiğini hissettirerek öyle iç çekip ağladı ki artık bende tutamıyorum kendimi :(( ama söz vermiştim kendime  mememde uyumayacak ve dizde sallanarak da uyumacaktı. Saat 11:15 gibi kucağıma aldım emziği Attı  fısıldar modda ninniler söyledim ağlamaktan gözleri şişen yavrum kucağımda uyuyakaldı. Bende hala salya sümük ağlıyor, ama kararlı olmaya çalışıyordum. Nasıl dayanabilirim sabah düştüğünde bile bu kadar ağlamamıştı yavrum . 

Şuan beşiğinde uyuyor . Oğlumu tanıyarak , ne onu ne de kendimi hırpalamadan beşiğinde uyumayı öğretecek, alıştıracağım. Başka çarem yok . Belki kendi kendine uyumasını başaramadım ama ilk gün için meme emmeden ve dizlerimde sallanmadan uyuması bile benim için bir başarı . Bugün Yaşadığım şeyi asla unutmayacağım. Sürekli Kafamı kurcalayan uyku maratonuna bu şekilde başlamak istemezdim . Anne olmanın en zor kısmı evladının birşeye adapte Olmasını sağlarken , ya da Hayat'la mücadelesine Şahit olduğunda gene onun için bazen ağlamasına , kaybetmesine , bazen düşüp kendi kendine kalkabilmesine izin vermektir. Bugün bunu anladım . Gün gün yazmaya çalışacağım . Ve biliyorum sonunda Gülen ben olacağım...

Sevgiyle kalın.

29 Ocak 2015 Perşembe

finger foods





Evet küçük armutum 8 aylık oldu ilk dişi de çıktı . artık parmak yiyeceklerle 'oyun oynayarak' beslenmeyi öğrenme zamanımız geldi .

finger foods yani parmak yiyecekler, bebeklerin lokma büyüklüğünde , gerekli yumuşaklıkta ve elleriyle kavrayabilecekleri boyutta, motor becerileri için son derece yararlı , yemek yemeyi eğlenceli hale getiren ,anne için de biraz pasaklı bir yöntemdir:)
parmak yiyeceklerle bir  bebeğin en uygun tanışma zamanı bana kalırsa 8 - 9 aylık dönemidir. okuduğum kadarıyla daha erken başlayan anneler de var fakat ben suyu bile içemeyip öksürdüğü zaman paçalarından panik akan bir ana olduğum için en azından ilk dişinin çıkmasını bekledim. . çünkü bebek beslenmesinde püre ile yutmayı öğrenmesini sağlamak ek gıdaya geçiş sürecinden 35 ila 40  gün sonra da pütürlü gıdalara geçmek ve nihayet belli becerilere sahip olduktan ve bazı bizim için küçük bebekler için büyük olan yutkunmayı öğrenmek gibi basit alışkanlıkları da edindirdikten sonra parmak besinlere geçiş bana kalırsa yerinde olacaktır.

parmak besinlere geçiş sürecinde doğumla beraber fiziksel , duygusal ve psikolojik olarak YETERİNCE ESNEYEN annelerin bu dönemde de esnek olmaları ve kirlenmek güzeldir anlayışıyla , aman döküldü aman saçıldı leke oldu takıntılarından birazcık taviz vermeleri gerekiyor.hatta her Finger  foods sonrası banyoda bitebilir:)).

Peki hangi besinleri parmak gıda olarak sunmalıyız? Buharda pişirip püre yaptığınız  örneğin havucu,brokoliyi,karnıbaharı,patatesi,Bebeğin ayına göre köfteyi , gene kolayca ağızda dağılacak şekilde pişirdiğiniz elmayı, armudu ,Muzu ister şeritler halinde ister lokmalar halinde Küp Küp keserek bir bir verebilirsiniz. Ilk an anlayamayabilir ama Ağzına götürüp yiyebileceği Şeyler OLDUĞUNU anladığında yavaş yavaş  oynayarak kendi kendisini beslemeye başlayacaktır. 
Finger foods un püre halinde besinlere nazaran en güzel tarafı , bebeklerin öğrenmelerine müthiş Katkıda bulunmasıdır. Yumuşak/ sert, parlak mat, ekşi tatlı gibi dokunma , Koklama ve bakma imkanı vererek bebeklerin yedikleri besinleri incelemelerini Sağlar.
Baş ve işaret parmağı ile nesneleri tutup kavrayabilmek önemli bir motor becerisidir ve Finger foods bunu olumlu ölçüde tetikler.. 
Bu işi eğlenceli hale getirmek annelere kalmış çünkü parmak besinler ile beslenme yöntemi daha uzun Sürer, daha kirlidir  ve daha az yemek yemelerine neden olabilir . Bir kase yoğurt ile bir küçük boy Havuç, bir küçük lokma karnıbahar ve aynı boyda brokoliyi yiyebilirse bebek sanıyorum açlık Çekmez  e üstüne bir de Sütlü kahve tadında anasının sütü de eklenirse sanıyorum yeterli olacaktır, miktar bebeğe göre ayarlanabilir . 
Gene parmak yiyecek olarak Seçilen gıdalar Bebeğin ayına uygun Olmalı , sert ,yuvarlak ,kuruyemiş gibi boğaza kaçabilecek Şeyler olmamalı, olgun , yumuşak,küçük lokmalar halinde ya da Şerit şeklinde bölünüp eline verilerek sunulmalı ve anne her an kontrollü olmalıdır..
ben dersime çalıştım ,haşlamalarımı Yaptım küçük patlıcanım uyansın ilk denememizi yapacağız . Fotolara beraber pratik sonrası görüşlerimi yazarım. Bakalım ne hallere gireceğiz :))

Sevgiyle kalın ...



Hoşgeldin küçük inci





Merhaba
Salyaları akıyor, dişlerini kaşıyor,ay diş eti kabarmış derken bugün itibariyle 241 günlük olan canım oğlumun ilk incisi bizlere merhaba dedi. Görme hikayem de ilginç oldu günlerdir mazlum mazlum etrafına bakınan, sessiz kendi halinde olan gökkuşağım meğer diş çıkaracakmış.. Şükürler olsun ateş,ishal, huzursuzluk çekmeden kendi halinde çıkardı yavrum. Yalnızca uyku düzeninde ufak aksamalar olmuştu daha az uyur daha fazla meme emmek ister olmuştu . Gece beraber yatağa girip uyuduk saat tam 12 de aniden ağlamadan sızlanmadan kıpırdanmadan uyandı Öylece sakin bir şekilde bana baktı yaklaşık 1 saat boyunca . Sadece ve sadece loş ışıkta beni inceledi ,ufak ufak elleriyle yüzüme dokundu ,hissetti, gülümsedi çok şaşırdım hiç bu şekilde uyanmazdı çünkü. Bende sürekli dişlerini kontrol ediyorum çıktımı çıkıyor mu diye elim hep ağzında :)) bir baktım ki elime bir şey geldi . Yataktan direk olarak ışığa fırladım başladı bizimki kıkırdamaya :)) evet elime gelen şey dişiydi.
Insan anne olunca her gün bir sürprizle karşılaşıyor. O Dişi görünce gerçekten hakiki inci bulmuş gibi sevindirik oldum :)) oy benim kuzum büyümüş de dişleri çıkmaya Başlamış . 

Daha önceki yazılarımdan birinde Büyümenin ne kadar zor OLDUĞUNU fark edişimden bahsetmiştim. Ama Büyürken diş çıkarmak da ayrı bir olay . Ben radikal değişimler yaşamadım ama diş çıkaran bebeklerin çocuğu ishal ve iştahsızlıkla boğuşuyor , anneler de durumu anlayamıyor ,bu da olmadı gene yemedi ,gene ishal neler oluyor diye kafa kaşıyor . 
Hatta bazı bebeklerin diş Çıkarma Döneminde kilolarında azalma Görülüyor. Samet 3. Ay'ından itibaren salyalanmaya ve dişlerini kaşımaya başladı ,eline ne geçerse Ağzına alıyor,omzumu,mememi hırsla kemiriyordu.bunun yanında hafif bir Öksürük yaşadık bana en ilginç gelen de bu olmuştu çocuk sürekli öhö öhö diye kesik kesik sanki Boğazında gıcık varmış gibi öksürüyor bende sürekli ay halı tüyleri mi , toza alerjisi mi var acaba, Buharlı temizleyicileri mi kullansam diye türetiyorum meğer o da diş dolayısıyla olan öksürükmüş şöyle ki,diş çıkarken Salyanın fazlalığı Boğaz'da birikebiliyormuş ,ah yavrum tükürüğünde boğulacan diye homurdanan , ay bu çocuk yutkunmayı öğrenemedi diye hayıflanan ben , bunun dişle alakalı olacağını aklıma bile getirmedim tabiki.
Bir de o sarkan pinpon topu büyüklüğünde yanakları yok mu ? Allah'ım ısırıp kopartıcam uyyy..hatta bazı bebeklerin yanakları ve Çene bölgeleri kırmızı kırmızı oluyor kuzucuklarım benimm.

Daha neler öğreteceksin bakalım bana . Ben iştahsız , homurdanan , ishal bebek beklerken sen bana gene ters köşe yaptın . Başka başka belirtilerle hiç beklemediğim şekilde çıkarttın ilk dişini . 
Buradan gene Anlaşılıyor ki her Bebeğin her Dönemi kendine Özgü belirtiler ile ortaya çıkıyor . Diş çıkaran her bebek ateşleyip huysuzlanacak ya da iştahsızlanıp kilo kaybedecek anlamına gelmiyor . 

En kısa zamanda diş buğdayını yapalım da ,karşıladığımız ilk küçük incinin devamı da böyle ağrısız, sakin , mutlu , bereketli bir şekilde gelsin şapşik oğlum benim. 
Darısı diş bekleyen annelerin başına 

Sevgiyle kalın ...


26 Ocak 2015 Pazartesi

muhteşem anne olmak ?

mümkün müdür sizce de? bence mümkündür. tabi sizin '' muhteşem '' den ne aldığınıza kalmış.

bazı anneler bebeklerini dünyaya getirdikten sonra eski hayatlarına hızlı bir dönüş yaparlar . bakıcı , anneanne , babaanne gibi etkenleri de dibine kadar kullanarak . (eleştirmiyorum yanlış anlaşılmasın . ) bazı anneler iş hayatlarına geri dönmek zorunda oldukları için isteseler de istemeseler de o hayallerindeki annelik serüvenini yarım bırakırlar, bazı anneler iş hayatlarına son vererek çocuk bakma -bahanesiyle- evde otururlar durumlarından sürekli şikayet ederler. ( vardır elbet haklı nedenleri) sonuçta amacım kimseyi hor görmek değil , işin annelik böyle olurculuk, ebeveynlik şöyle yapılırcılık tarafında da değilim. .

ama ben biraz farklı düşünüyorum açıkçası. çünkü bizim toplumun adetidir , her konuda bir fikre sahibiz maalesef. bir de o-- yerine göre doğru olanlarda var ama-- saçma sapan olanları yok mu ? yeni doğum yapmış sevinçle hüzünlü ruh halinin TR borsası gibi dalgalanma yaptığı zamanlarda hönk hönk annecilik yapan kadınlar ! insanı ciddi manada canından bezdirebiliyor..

aa sütün gelmiyor mu ? yok yok  ı ı gelseydi gelirdi bu zaman kadar ( bak bak çağırınca gelen bişey ya bu ) aa aç bu kızım bak ağzı hep açık  ( e emme refleksinden olamaz mı ? ) , ay öyle tutma , gazını sırtına pat pat diye vurarak değil avucunun içinden yukarı doğru pat pat yaparak çıkar, kundak yap bacakları sütun gibi olsun ,  karnı ağrıyordur onun, ayağına patik giy, sütün üşür ,kuşun kanadından yel kapar ... yazarken klavyenin tuşlarına sert basmaya başladım sanırım gıcık olmaya başladım. neyse türetsem daha neler çıkacak varın siz düşünün.

yardım almak, sosyal destek baabında gerçekten çok güzel bir şey . özellikle acemi anneler için moral ve destek sağlayıcı oluyor. ama bu desteği hangi kanallardan ve ne şekilde aldığımız çok önemli bence . ( bu arada bununla ilgili bir yazı kesinlikle yazacağım adı da şu olacak : 2. bebeğime hamileyken ve doğumdan sonra ASLA yapmayacaklarım ve yaptırmayacaklarım !)
zaten yeni doğum yapmışsınız ve ilk 40 gün gibi özel bir durumunuz var ama bizim toplumumuzda bu aşırı sevgiden  midir, meraktan mıdır , nedendir bilemiyorum ama haftasına doluşurlar eve. lütfen yanlış anlaşılmasın kastettiğim insanlar akrabalar değil konu , komşu, gün arkadaşı falan filan işte . bu sefer doğum yapıp neye uğradığını anlayamayan anne bir de o meraklı meraklı gelenlerin yerine göre doğru yerine göre yanlış ve sonunda yanlışların da doğruları götürdüğü bilgi bombardımanına tutuluyor. . 

annelik, birilerinin kafanıza sokarak değil ; aksine yaşayarak öğrenilen, hatalar yaparak öğrenilen, bata çıka öğrenilen bir sanattır. benim de eşimin de ailesi yaşadığımız şehirdeler. istesem her gün çocuğu bi tanesine bırakıp elekçi karısı gibi gezebilirim ama benim olmak istediğim bu değil ki . böyle annelik yapılmaz ki.-bana göre-

ben hiç bir zaman öyle nazlı bi tip olamadım zaten doğumdan sonrada ilk 10 gün yatıp kalkmada zorluk çektim 15. günden sonra yalnız kalmaya başladım zaten neymiş öyle 40 gün anne baba başında .. Psikolojim de sağlamdır öle kolay kolay sendromlara girmem ,tabi bazı durumlarda yeni anneler zorla sendroma sokuluyor o da ayrı bir mevzu ,hiç girmeyelim.2 çocukla nasıl olunur bilemiyorum ama Planlı Programlı yaşandığı zaman tek çocuk insanı pek de kasan bir şey değil açıkcası. Tabi gene söylüyorum Çocuktan çocuğa bebekten bebeğe değişir.gayet de her işimi kendim yapabiliyorum , tutabildiğim ölçüde evimi derli toplu tutuyor, yapabildiğim ölçüde akşam yemeklerimi yapıyor,çocuğumla KALITELI zaman geçiriyor,haftada 1 gün kişisel bakımımı yapabiliyor ( bu arada o maskeler de pek işe yarıyor mu bilinmez ) , bloğuma vakit ayırabiliyor,arkadaşlarla zaman geçiriyor,eşime o anın ruh hali ile yarenlik edebiliyorum.Ben hiç bir zaman çok yardım isteyen ve alan birisi olmadım .oğlum haftanın 1 Gününü eşimin ailesinde başka bir Gününü de benim ailemle geçiriyor bu sayede de eşimle evimizde canımız ne isterse onu yapabiliyoruz, ya da öncelik Sırası neyse işte..
Yani iş Planlı Programlı olmaktan geçiyor , süper ya da muhteşem dört dörtlük anne olunmaz bi kere onu kafanızdan silin. Süper olmak için kendimizi paralamamıza da gerek yok, zaten öyle olalım derken olan bize oluyor.. Zamanı gerçekten DOĞRU ve ihtiyaçlarımıza uygun şekilde kullanmak Lazım.örneğin temizlik yapmak mı yoksa o an bebeğinizde vakit geçirmek mi size doğru geliyor? Eğer bir aciliyeti yoksa bence tırım tırım temizlik yapmanın alemi yok çünkü Bebeğinizin hiç bir anı bir daha geri gelmeyecek,dediğim gibi aciliyet Sırası önemli .mesela ben haftanın 1 günü yoğun temizlik 1 günü de sadece süpürge açıyorum.çamaşır ve ütü olayı biraz sıkıntılı ama ütülerimi bitirmeden çamaşır atmam.birikince tırlatıyorum da :)) Neyi hemen yapmalıyım ya da neyi aksatabilirim de bebeğimle zaman geçiririm ya da kendime zaman ayırırım bunların sırasını doğruca belirlerseniz rahat edebilirsiniz.
Ben kendi kendine bocalamayı, aktivitelerini bebeğiyle beraber yapıp onu da aynı zamanda sosyal,insan canlısı bir birey haline getirmeyi kendine ilke edinmiş biriyim. 
Velhasıl;


mükemmel anne yoktur , zamanını doğru kullanan akıllı anne vardır.

Sevgiyle kalın...

uyu uyu bebiş

  Merhaba , Emerek uyuyan bebek yazımda bazı sıkıntılarımdan , kurabiyemin Yanımda uyumasından, hatta meme emerek uyumasından  bahsetmiştim. . Bu aralar evde biraz yoğunum hal böyle olunca beşiğine koyuversem de uyusa şu oğlan moduna girdim , ertesi sabah tutuk bir boyun ile yoğun bir güne de başlayınca yok anam hangisi mantıklı ise okunacak ve uygulanacak bir uyku metodu , uyku eğitimi adı her ne halt ise başlanıyor diye şartlandım.. Hızlı Koşan atın tekmesi misali ( yani önce hızlı Koşan at oldum ) başladım araştırmalar yapmaya bir Sürü Yöntem, blogger annelerin deneyimleri,pedagogların makaleleri , nasıl başlanır, neler yapılır . okudum,okudum,okudum ...hatta ufak ufak denemeler bile yapmaya başladım bizimkinin vıraklamasına alışkın olmayan ben  mıyık mıyık sesini duyup,bükülen dudakları görünce tam bir U dönüşü ile -ah yavrumm.. al,  al oğlum .meme meme. diye suçluluk duygusuna kapılmış bir şekilde cumburlop çocukla yatağa giriyorum...:))
bir yandan da düşünüyorum bir kaç tane popüler yöntem var , araştırma yaptım farklı bir şey de bulamadım. . ama sonuçta bir kaç tane uyku yöntemini milyon tane annenin bebeğine  uygulamaya çalışılması , annelerin de bunu sorgulamadan aa bak artık uyku eğitimine başlanmalı deyip metodları okuyup içinden oyuncak seçer gibi birini seçip bebeklere dayatması sonra onun adına da bebeğin öz güveni , bebeğin kendi kendine güvenmesi gibi bana çok saçma gelen tabirlerin kullanılması açıkçası biraz fren yapmama neden oldu ( hızlı koşan at buraya kadarmış).

bir de şöyle bir şey var doktor onu dedi, ebe şunu dedi, annem bunu dedi, k. valide şöyle  yapmış, halamgil yengemgil bunu denemiş ile bu iş yürümüyor.AYIRDETMEDEN YAZIYORUM  doktor da , pedagog da, anne,hala,bacı kardaş da bir ANNE  karşısında aynı kefededir. hiç kimse sizin çocuğunuzu sizden daha iyi tanıyamaz ve asla daha iyi anlayamaz. o uyku metodlarını uygulamaya çalışırken bebeğini de kendini de harap etmiş insanlar da çok ne yazık ki.. sonuçta her bebek kendi mizacıyla doğar  ve  karakteri sonradan ailenin yetiştiriş tarzına göre şekillenir. ve ben bu mantıktan yola çıkarak uyku eğitiminin de bu şekilde olduğuna inanıyorum. her bebek kendine özgüdür. bazı bebek hafif sallanmaktan hoşlanırken bazı bebek daha da çileden çıkabilir, bazı bebek annesinin dizine yattığı an uyuyacağını anlayarak uyku moduna geçer bazı bebek bırak sallamayı ,ayağından sallandırsan uyumaz . evet bir metod vardır, bence de uyku eğitimi yapılmalı ama öyle yok ferber yöntemi, yok doktor bilmemne yöntemi,hemşire hanım yöntemi gibi tekdüzeleşmiş eğitimleri ben direkt olarak çocuğuma uygulamayı tasvip etmiyorum.hepsine saygı duyuyorum , yöntemden olumlu sonuç almış yazılar da okudum  ama ben cesaretlenemedim açıkçası. -- ha okurum, fikir sahibi olurum , içinden kendime ve oğluma ve tabi ki totalde aileme uygun olanı cımbızla çekerim . tüm yöntemleri mikserleyip yeni bir yöntem elde ederim, ya da çocuğumun ve kendimin kabul ettiği şekliyle bir doktora , ya da başka birine çok saçma sapan gelen bir yöntem uygularım . . neden olmasın ki . bir de şöyle bir durum var bu çocuğu, uyuyabilmek için yanında meme emerek uyumaya alıştıran eşşek anne  ben iken , aynı eşşek annenin hadi bakalım bilmem ne yöntemi ile uyku eğitimine başlıyoruz hıh ! deyip çocuğu dumura uğratmanın da alemi yok ve çok yanlış.  ben bebeklerin annelerine özellikle en azından ilk 10 -12 aylarını anneye bağımlı olarak geçirebilecekleri ve geçirmeleri taraftarıyım . bebeğin zekasını geliştiren en önemli şey anne ilgisi , kaygısız bir ortamda büyümek, stres dengesidir bence.. e mantıken anne sütü nün az kalorili olmasının ve bebeğin daha sık uyanmasının da bir nedeni olmalı , yalnızca acıkması için bu şekilde yaratılmış olamaz . tam kalbimizin üstünde ,sıcacık kollarımızın arasında , okşayarak ,severek emzirdiğimiz bebeklerimizle acaba daha yakın ,daha sıcak ilişki içinde ve daha sık ten
temasında  kalabilmemiz için olabilir mi?

derkennnnn  düşüncelerime,sorularıma,hatta içimde kurduğum bazı cümlelerin kaleme alınmış olmasına  a--ha !!  diyerek  uyku eğitiminin zararları adlı yazıyı buldum.

daha fazla bir şey yazmak istemiyorum . düşüncelerimi naçizane açıkça ifade edebildiğimi düşünüyorum. bir çok metod, yöntem aramak ve denemek yerine bence şu yukarıda son paylaştığım uyku eğitiminin zararları adlı yazıyı da bir okuyun derim .

sevgiyle kalın.

12 Ocak 2015 Pazartesi

blog üzerine

ben çok küçük bir kızken başladım günlük tutmaya . orta okul zamanlarında ufak ufak yazmalara başladım ,lise zamanlarımda ergenliğin de verdiği o duygu patlamalarıyla günlüğüm benim en kolay ve içten şekilde içimi açtığım arkadaşım oldu.. sonra kendimi tanımaya başladıkça aslında YAZMAYI sevdiğimi fark ettim..
 yazmak, gerçekten benim gibi konuşamayan insanları rahatlatan deşarj edebilen bir şey.. ya da en azıdan bana öyle oluyor. hem sonra geri dönüp dönüp onları okumak,kendini yeniden tanımak,hatta bazen üf saçmalamışım canım o kadar da değil ! dedirten bazen de vay anasını bunları ben mi yazmışım ? dedirten çok güzel bir iletişim yöntemidir. iletişim diyorum çünkü, kişinin  kendisiyle olan iletişimi de önemlidir. hatta bence ilk sıradadır. kendimizle iletişim kurmak için de yazmak en iyi yöntemdir.. geriye dönüp okudukça kendini daha iyi tanırsın,kendini daha iyi anlarsın...bazen içinde bulunduğun durumu anlayamaz ve hayatını yazdıklarından okuduğunda fark edersin ne yapman gerektiğini..
yazmak kişinin kendini bulmasını sağlar. hayatını kontrol etmesini ve değerlendirmesini sağlar, artık neleri yapıp yapmayacağına karar vermesini öğretir insana. .. bazen konuşamayız çünkü,düğümleniriz ,ya da doğru kelimeleri cümleleri bulamayız kendimizi ifade etmek için çoğu zaman da saçmalarız. yazınca bunlar olmuyor kalbinizdekiler kaleminizdeki mürekkepten dökülüveriyor. o an dil susuyor , yürek konuşuyor...

işte bende buradan yola çıkarak hamileliğimde gökkuşağım için günlük tutmaya başlamıştım hala da devam ediyorum oraya kalbimin en derininden gelen bazen yüreğimi burkan bazen ışıl ışıl yapan şeyleri yazıyorum. . 2008 den beri dokunmadığım blogumu da bu felsefeden yola çıkarak tekrar düzenledim . bence GÖKKUŞAĞI HİKAYESİ , benim oğluma ( belki de çocuklarıma ) bırakacağım en güzel mirasım olacak. .. annesinden ona küçük bir armağan işte. çünkü zaman geçiyor asla unutmam dediğimiz günleri bile hafızamıza yenik düşüp unutabiliyoruz. ve blog yazarlığı yapmak ya da günlük tutmak bunları saklamanın ,o anları bi daha bi daha yaşamanın en güzel , en güvenli yolu bence. biliyorsunuz söz uçar , yazı kalır.

şuan bunları yazarken oğlumun gelecekte büyüyüp bunları okuduğunu hayal ediyorum . en saf duygularımla oluşturduğum bu site sana armağanım olsun annecim ... belki süper bir sayfa tasarımım yok çok profesyonel de değilim ama şuan şu okudukların senin okuyup okuyabileceğin en samimi en ciğerden gelen yazılar olacak... blogumuza da , sana da ,  kendime de, babana da ağız dolusu maşallah ! nazar değmesin bize , bloguma.. 
seni seviyorum.

11 Ocak 2015 Pazar

bebeklerde keçiboynuzu

merhaba , günaydınlar,mutlu pazarlar..
az önce oğlanı uyuttuktan sonra şöyle bir iki araştırma yaptım. . nedeni, normalde sabah kahvaltılarında yumurta sarısı ,labne peynir ,azıcık ucundan zeytin,az meyve yiyen oğlum artık doymak bilmediği için ilaveten bir şeyler yapmam gerektiğini fark ettim..
elimde 6-36 aylık meyveli sütlü tahıllı mama vardı ( mamalar hakkında düşüncelerimi ek gıdaya geçiş yazımda yazmıştım. k.validem alıp getirip bir deneyelim deyince samete bazı sabahlar yarım kase yapıp verdim  sonra yarısı da çöpe gitti zaten . ) sonra elimdeki bu hazır mamadan feyz alarak internette sabah kahvaltılarında yapılan muhallebilerle ilgili araştırmalar yaptım . evde de yulaf kepeği,tam buğday unu,beyaz un,pirinç unu vardı. eşit miktarlarda karıştırıp lapa haline getirdim içine küçük boy bir bütün muz ve 1 dilim elmayı püreledikten sonra evdeki keçiboynuzu pekmezinden yarım tatlı kaşığı da ekledim. ben pekmez hakkında da çok olumlu şeyler yazmamıştım bloğumda fakat keçiboynuzunun çocuklara ne kadar yararı varmış meğer...
İçindekiler:1kg. keçiboynuzu pekmezinde;
8069 mg. Potasyum
698 mg. Kalsiyum
565 mg. Fosfor
147 mg. Sodyum
383 mg. Magnezyum
354 mg. Demir
24 mg. Bakır
32mg. Çinko
39mg. Mangan bulunurmuş. hatta eski insanlar bebeklerin dişlerinin kaşınma zamanlarında ellerine keçiboynuzu verirlermiş. diş etlerine ve dişlere çok faydalıymış. yani bizim minik gurmeler için harika bir doping ve doğal tatlandırıcı. ben elimde keçiboynuzu olmayınca harnup pekmezi ekledim muhallebisine. bu arada harnup ve keçiboynuzu aynı anlamı taşıyormuş.
hatta keçiboynuzu tozu  kusan bebeklere özel mamalarda kalınlaştırıcı ham madde olarak bile kullanılıyormuş.

bunların yanında bağışıklık sistemi güçlendirici,broş açıcı,balgam sökücü,öksürük ,kansızlık,kemik erimesi gibi sorunlara da çözüm  olabiliyormuş. .
doktorunuza sorduktan sonra ( ben sormadan verdim valla 1 çay kaşığından bi'şey olmaz canım ) sabah kahvaltılarında istersenz benim gibi mamasına isterseniz direkt olarak 1 çay kaşığıyla başlayabilirsiniz. bazı kaynaklar 10 . aydan itibaren başlanması yönünde ama ben bir sakıncasını görmedim.
en kısa zamanda aktardan keçiboynuzu edinip toz haline getirip sabah muhallebilerine ekleyeceğim.. size de şiddetle öneriyorum sevgili anneler.

hatta çocuğunuza nutella vereceğinize keçiboynuzu pekmezi verin. zaten o da çikolata gibi bir tat :) çocuklar seviyorlar. hatta bazı ürünler var çocuklar için yapılan abur cubur görünümlü şeker çikolata ama özü keçiboynuzu :)
ister yoğurduna katın,ister muhallebisine ,ister direkt olarak verin ama bence keçiboynuzunu mutfağınızdan eksik etmeyin .

sevgiyle kalın.

10 Ocak 2015 Cumartesi

ba ba ba ba !!

oğlum .. bugün itibariyle 7 ay 8 günlüksün ve yaklaşık 1 haftadır senin ve bizim uğraşlarımızla anlamını bilmeden de olsa ba ba ba demeye başladın. İtiraf edeyim sen büyüdükçe ve birşeyler öğrendiğini , taklit ettiğini ve bir şeyler yapmaya çalıştığını gördükçe annelik daha da zevkli bir hale gelmeye başladı ve fakat , aynı oranda zorlaştı.

bir şeylerle uğraşmak için çabaladığını gördüğümde artık sevindiğim kadar korkuyorum her an bir kaza gelmesin başına diye. Tabi ki onlar da olacak sonuçta hepimiz düşe kalka büyüdük ama annelik işte pipirikleniyor insan.

Benim alkışla ritim tuttuğum zamanlar senin de mama sandalyesinin tepsisinde ritim tutmaya çalışman , çak oğlum dediğimde minicik ellerini ellerime koyan , yemek yemeğe başladığımızda ya da birinin elinde yemek gördüğünde ağzını şapırdatman,ellerinde gel gel yapman,beşiğinden tutnup ayağa kalkmaya çalışman beni hem inanılmaz sevindiriyor hem de başından hiç ayrılamamamı sağlıyor...

Ve o zaman anlıyorum.aslında ne kadar zorlandığını , büyümenin ne zor olduğunu ,ellerinle bir şeyleri kavramaya çalışmanın  ve bunu öğrenmenin , konuşmanın, ba ba ba , anne  demenin ve çoğu zaman diyememenin ne zor olduğunu ,ayakta dikilmeye çalışmanı,etrafında olup bitenlere bir anlam yüklemene çalışmanı ya da ne bileyim işte...

Yavrum benim, şuan annene en çok muhtaç olduğun , en savunmasız olduğun , her türlü tehlikeye en açık olduğun ve korunmaya en ihtiyacın olduğu zamanındasın. bunun için şimdi anne olma zamanı.şimdi güven verme zamanı,şimdi koruma ve kollama zamanı...

seni he türlü olumsuzluktan , tehlikeden canım pahasına,mutluluğum pahasına korumaya hazırım.iyi ki hayatımdasın. iyi ki bana geldin de anne olmayı öğretiyorsun.çok şanslıyım.

hayatıma renk kattın gökkuşağım, seni seviyorum...

8 Ocak 2015 Perşembe

süt düğümlenmesi-süt tutulması-mastit

eveeet  emzirme şöyle iyidir böyle güzeldir derken ,emzirmenin büyük bir cerebesinden bahsetmemişim .bir önceki yazımda doktor kontrolü diye yazarken aklıma birden mastit yüzünden doktorluk oluşum ve bunu yazmadığım geldi..
evet emziren kadın kabusu olarak da bilinen mastit,halk arası süt düğümlenmesi,süt tutulması benimde başıma geldi. 2 kere aynı göğüste. bizim toplumda bir adet vardır ''süt çeker '' diye'' yemesen de ucundan tat kızım'' diyen teyzelere,annelere aman hya o da neymiş canım derken hiç birşeyim yokken ve düzenli emziriyorken gece aniden koluma kadar inen zonklamaya ve gördüğüm kabusa uyandım.halbuki bebeğim de o göğüsümü emiyordu.olur şey değil,süt birikmemişti nasıl mastit olabilirdim ki?ağrıdan ölürken usulca kalktım hemen süt sağma makinasına koştum ,sağmaya başladım fakat acısı o kadar kötürdü ki dayanamadım o an sanırım tansiyonum düştü dizlerimin bağı çözüldü yerde buldum kendimi. sonra biraz kendime gelince internete koştum ey Google sen nelere kadirsin ! ve bir kaç çözüm buldum kimi dualı,kimi saçma sapan , kimi bilimsel.ben üçünü de uyguladım.gecenin körü olduğu için ve canım çok yandığı için önce dualı olana yöneldim :))
yöntem şu idi ; SAÇLARINIZI AĞRILI MEMENİN ÜSTÜNDE AŞAĞI DOĞRU GEZDİREREK 3 KERE AYETEL KÜRSİ DUASINI OKUMAK. hemen yaptım. ama önce tedbir sonra tevekkül özdeyişinden de yola çıkarak bebeği aldım kucağıma hadi annecim sen emersen anne iyileşecek ha gayret diye diye başladım emzirmeyevelhasıl kafamı vura vura emzirdim ve gece az da olsa rahatladım.ertesi gün hemen sıcak duş ve ikinci uygulama yani saçma (batıl) olanı , memeye sünger bağlama ki hala mantığını anlayamamışımdır :) bir de annenin memesine havlamak ! yani anneyi birden aniden korkutursan o düğüm çözülürmüş.

bu arada da bana herkes ah kızım canın ne çekti senin ?diyorlar ben de bilmiyorum ki diyorum ama , inanmadığım şey artık içten içten aklımı kurcalamaya başlamıştı. sonra aklıma o karnabahar kızartması geldi ımmm nefis gözüküyordu hatta kızmıştım ulen emzikli kadınım ben diye.. o an tak diye düştü jeton. evet bizim kocakarılar galiba bu sefer haklı çıktı diye ...

ve ertesi ay ben gene süt düğümlenmesi oldum aynı göğüsten . semptomlar da aynı olunca hemen anladım. önce meme ucunda bir hassasiyet içerden gelen bir sızlama oluyor sonra gece haydi halaya lilililil :)) düğümlenmiş bir memeyle baş başayız.durumu anlayınca bu sefer işi şansa bırakmadan soluğu doktorda aldım hemen bir meme muayenesi ve antibiyotik tedavisi ile sonuçlandırdık.
hazır gitmişken rahim muayenesi , meme muayenesi ve  doğum yapan arkadaşımı da ziyaret ettim . oh 1 taşla 2 kuş :)

inanmsanız da emzikliyken ne görüyorsanız tadın, düzenli emzirmede bile  memede süt kalmasının nedeni  bazen bebek yorulup bırakabiliyoriçerde süt kalıyorkanımca benim de böyle bişey oldu.ama artık o çok dalga geçtiğim senin canın çekmese de sütün çeker lafına ben de inanıyorum .. :)

sevgiyle kalın...

emerek uyuyan bebek


merhaba ! uzun zamandır yaşadığım bir sorundan ( sorun diyorum çünkü artık zorlamaya başladı)bahsetmek istiyorum. 6 aydan beri sevgili oğlum geceleri yanımda uyuyor.daha 2 aylıkken akşam 21:00-23:00 arası uyuyup emdikten sonra gece 3 te ve sabah 6 da uyanan bebek büyüdükçe her saat başı ya da 1,5 saatte bir uyanmaya başladı.Mama olayına katiyetle karşı olduğum için ''çabuk acıkıyordur gece mama ver kızım rahat edersin '' söylemlerine de kulak tıkadım.e hal böyle olunca maksimum 2 saatte uyanan ben zombiye döndüm.sonra minnoşumu bir gece yanıma aldım.meme emerken o, ben de uyumuşum.kalktığımda 3 saat uyuyabildiğimi fark edince hazine bulmuş gibi e rahatmış böyle ya diyerekten ufak ufak kalkıp emzirmekten kaytararak başladım oğlanla uyumaya. fakat bu uyku uyuyabilme durumu bana avantaj olurken beraberinde dezavantajları da  getirdi.
ilk olarak samet, hep memede kalmak istiyor,ikincisi insan kokusu,anne kokusu,ten teması olmadan uyumuyor,üçüncüsü babamız samet büyüdükçe yataktan saf dışı kalmaya başlıyor.son doktor kontrolüne gittiğimizde ümitsizce sameti hiç bir şekilde beşiğinde uyutamıyorum diye sızlandığımda ( 6 aylıktı) doktorun bana en içten senden biraz daha sabretmeni istiyorum telkiniyle elim kolum resmen bağlanmış oldu.

yani aşağı tükürsem sakal , yukarısı bıyık modundayım.şimdi ek gıdaya da geçtik . mamasını geç yediriyor,emziriyor yatırıyorum ama gene gene uyumuyor.zaten samet doğduğundan beri hiç uyuyan bir bebek olmadı. uyuyarak büyümedi yani :) Ha şükür ağlak bir çocuk da değil. ama gözler fıldır fıldır etrafta. bir bakmışsın uyumuş , bir bakmışsın uyanmış.hala öyle günde 1 saat kitap okuyamıyorum çünkü o kadar az uyuyor ki o uyuduğu zamanlar ne yapacağımı şaşıyorum. hatta şuan bu yazıyı yatak odamda gece lambası altında kağıda yazıyorum yarın bilgisayara geçeceğim. :) Tilki uykusu dedikleri bu olsa gerek.Bazı uyku metodlarına baktım.ama kesinlikle tutarlı olmak gerekiyor.ve bana zor gelen de bu açıkçası. 7 aylık bir bebeği ağlata ağlata perişan etmek de benim işime gelmiyor. itiraf edeyim vidalarım çok gevşek .ağlamasına dayanamıyorum çünkü çok ağlamadığı için ağladığında gerçekten gerçek oluyor. ya korkmuş,ya canı yanmış, ya yalnız kalmış vs. ..
çıkmaza düştüm..ne yapmalıyım hiç bir fikrim yok. daha çok yeniyim ama, eğer anneysen ve bu yazdığım konuyla alakalı tecrübeye sahipsen beni de bilgilendir olur mu ?

7 Ocak 2015 Çarşamba

EK GIDALARA GEÇİŞ 2 / ETLER BALIKLAR 6-7 ay

merhaba bebeğinizin sindirim sistemi büyüdükçe güçlenir direnç kazanır.böylece bebeğiniz daha da iri parçaları yiyebilecek kıvama gelir.
Balıkların suda ve ya buharda pişirilmesi gerekir. etler buharda ya da yağ eklenmeksizin yapışmaz bir tavada pişirilebilir.
yağ oranları daha düşük olan beyaz etleri ( tavuk,hindi eti) tercih edebilirsiniz. bununla birlikte sakatatlarhariç,tüm kırmızı ve beyaz et ürünlerine izin verilmektedir.beyaz etten yapılan jambonlar bebekler için faydalıdır ancak bunun dıındaki şarküteri ürünleri tavsiye etmiyoruz.
balık ve et eşit besin değerlerine sahip olduğundan eşit oranda tüketileblir.
işte bir kaç tarif:

PATATESLİ ÇİPURA

40 gr kadar çipura fileto                    20 cl devam maması
100 gr domates*                                50 gr patates

domates vermeden önce doktorunuza danışın . zira besin alerjisine neden olabilir.

sebzeleri yıkayıp kabuklarını soyup buharda pişirin daha sonra ayrı olaran hazırladığınız devam mamasını ekleyin ve püre haline getirin.

TAZE FASÜLYELİ TAVUK

tavuk fileto                       çay kaşığı kadar tereyağı
yeşil fasülye                      birkaç adet sapsız maydonoz (isteğe bağlı)

fasülyeyi ve tavukları buharda pişirin püre haline getirin tereyağını da ekleyip servis edin.

SEBZELİ DANA ETİ

dana fileto,kıyma ya da biftek           patates
havuç                                                  tereyağı

tüm malzemeleri buharda pişirip püre haline getirin tereyağını da ekleyip servis edin .

Farklı besinlere geçiş, bebeğinizin farklı tatları keşfetmesine ilk adımdır.et ve ya balığı her defasında birbirine karıştırmamanızı,bebeğinizin her birinin tadına ayrı ayrı varmasını tavsiye ediyoruz.sonuçta bebeklerde yeni tatları keşfetmek için zamana ihtiyaç duyarlar.

benim sizlerle paylaşacağım et balık tarifleri şimdilik bu kadar .çeşitlendirip  sunmak size kalmış. sizinde varsa alternatifleriniz tavsiye olarak alabilirim. hepinize güzel günler diliyorum tatlı anneler.

sevgiyle kalın.

6 Ocak 2015 Salı

bebeğinizle şimdi nasıl konuşabilirsiniz?

bebeklerimizin dil gelişiminin başlarında olduğu şu sırada onlara söyleyeceğimiz herşeyin yeni bir anlamı olacaktır.bu daha önce gelişen algı ve daha yavaş olgunlaşan anlatıma (konuşmaya) yönelik ögelerin öğrenilmesine temel oluşturacaktır.bazı küçük kurallara dikkat ederek bebeğin öğrenmesine yardımcı olabiliriz. nasıl mı?

YAVAŞ OLUN  bebekler bizim anlaşılmaz dilimizi çözmeye çalışırlarken hızlı konuşursak gayretlerini yavaşlatmış oluruz.çoğu kez daha yavaş,daha basit ve daha açık şekilde konuşmamız gerekir.

BASİT KELİMELER ÜZERİNDE YOĞUNLAŞIN  akıcı konuşmanıza devam edin fakat belli kelimeleri vurgulayarak başlayın. ''şimdi senin bezini değiştireceğiz '' diye başlayıp ''bez,bu senin bezin '' ile devam edin.''kaba meyve suyu koyuyorum derken bir yandan da ''meyve suyu,işte meyve suyun ''ve aynı şekilde kabı tutup ''kap '' deyin.kelimeleri basit ve kısa tutmak ve bebeğin günlük yaşamda kullanacağı kelimeler üzerinde yoğunlaşmak yeterli olacaktır.

ZAMİRLERDEN KAÇININ  zamirler henüz bebeğin kafasını karıştırmaktadır bunun yerine ''bu annenin kitabı '' gibi gibi ifadeleri tercih edin.

TAKLİT ÜZERİNDE DURUN  bu dönemde bebeğinizin çıkarmakta olduğu seslerin sayısı artmaktadır. bebek '' ba ba ba '' der  ve siz de aynı şekilde karşılık verirsiniz.eğer bebek yeni şeylere açıksa bir yandan onu teşvik eden yeni bazı hecelerle tanıştırabilirsiniz. bebekler taklit ederek öğrenirler.

BİR ŞARKI REPERTUARI OLUŞTURUN gün boyunca aynı emzirme şarkısını ya da kısa şiirinizi defalarca tekrarlamak sizi sıkabilir . buna karşılık bu tekrarlardan bebeğiniz hem hoşlanacak hem de her seferinde yeni şeyler öğrenecektir.

KİTAPLARDAN YARARLANIN  bebek henüz hikayeler dinlemeye hazır değildir ancak canlı resimleri olan kitaplardaki basit şiirler küçük bir bebeğin ilgisini çekebilir.basit nesneleri,insanları ya da hayvanları defalarca gösterin.köpek nerede diye sormaya başlayın ve bir süre sonra köpeği işaret ettiğini hayretle gözlemleyeceksiniz.

YANIT İÇİN BEKLEYİN  bebeğiniz henüz konuşmakla birlikte etraftan aldığı bilgiyi işleme tabi tutmaya başlamıştır. ve çoğu kez söylediğinize tepki verecektir.bu yalnızca bir çığluk ya da basit bir sızlanmayla başlamış olsa bile.

YÖNETİCİ OLUN  bebeğinizin ''büyükanneyi öp'' ve ya '' el salla '' gibi basit emirleri öğrenmesi ve uyması önemlidir.bu arada bebeğinizin de kendi isteklerini bildirirken aynı şeyi kendiliğinden yapmasını istiyorsanız bu emirlerin başına '' LÜTFEN '' SÖZCÜĞÜNÜ EKLEYİN.ONA YARDIM EDİN SONUNDA BUNU BAŞARACAKTIR.

5 Ocak 2015 Pazartesi

AYIN KİTAP ÖNERİSİ



merhaba bu ayın kitap önerisi akıllı bebeklerin oynadıkları 365 oyun..  bu kitabı internette gördüğümde içeriğine şöyle bir baktıktan sonra hemen satın aldım . çünkü içinde sadece bebekle oynayabileceğiniz oyunlar yok . bakım,beslenme eğlencesi,su ve banyo aktiviteleri,yatak vakti,bebeğin odası,yer zamanı,hareket,resim ve heykel,oyuncaklar ve oyunlar,müzik,hareketli oyunlar,tabiat,öykülemek,giderken,çocuk bakım/oyun grupları,parklar oyun alanları ve dışarıda oyun,kutlamalar,aile gelişimi,annenin zamanı,babanın sırası,kardeşler,torun bakma,düşüncelerinizi kaydetmek,ebeveynlerin oynadığı oyunlar ve gelişim olmak üzere 25 bölümden oluşuyor.

kitap bazen yapacak birşeyi kalmadığına inandığınız anda devreye giriyor, anne tavsiyeleri ile görüş açınızı değiştirebiliyor ya da genişletebiliyor,bebeğinizle ilişkinizde doğru ve eğlenceli olmayı bir arada tutabilmeyi öğretiyor. özellikle anne bölümü çok güzel . anne kimdir ve baba kimdir
 yazılarını harika buldum. kısa ve öz. güzel planlanmış yalın bir dili olan tam bir aile kitabı .

bence her annenin kütüphanesinde olması gereken bir kitap .
Gökkuşağının annesi bunu tavsiye ediyor !

sevgiyle kalın...

4 Ocak 2015 Pazar

MUTLU BEBEK

öncelikle herkese merhaba ve tüm insanlık aleminin yeni yılını ve geçmiş kandillerini kutluyorum. umarım en kötü seneniz geride bıraktığınız sene olsun !

mutlu bebekler ,mutlu çocuklar ve biz ebeveynler için mutluluğun tanımı hakkında bir şeyler yazmak istedim.

hemen hemen hepimizin yani tüm ebeveynlerin yegane amacı mutlu bir çocuk yetiştirmektir.fakat mutlu bir çocuktan her ebeveynin anladığı ve kendine aldığı farklıdır. bazı aileler mutluluğun bir duygu olduğunu ve çocuklarının bebeklikten itibaren düzenli olarak olumlu durumlar yaşamalarını istemektedirler.bazı aileler ise bunu daha çok sabit kalma yani çocuklarının bebeklikten itibaren sürekli memnun ve duygusal olarak durağan olmalarını isterler. bazı aileler ise çocuklarının mutluluğunu iyi bir eğitim almaları ,iyi bir evlilik yapmaları kendi ayakları üzerinde durabilmeleri ve iyi ahlaklı terbiyeli olmaları için dua ederler.

peki bu kadar sığ tanımlar, sığ istekler MUTLULUĞUN psikolojik,duygusal,manevi tanımlarının içini doldurabilir mi?

duygusal mutluluk dediğimizde çocuğumuzun bir bardak sütle, eline verilen bir oyuncakla ,bir filmde ağlamasıyla ,hayvanat bahçesine gittiğinde heyecanlanmasıyla ortaya çıkan bir his,deneyim yani sübjektif bir durumdur.

manevi mutluluk dediğimizde yukarıda bahsedilen içten gelen o sübjektif durumdan daha çok tavır ,ahlaki gayelerle dolu ve iyi ve düzgün bir hayata liderlik etme durumunu yaşıyorsa kendisini tatmin olmuş ya da memnun hissedebilir.

büyük duygular küçük çocuklar için oldukça kafa karıştırıcı olabiliyor.bebekler konuşamıyorlar da. henüz. sonuçta bu onların ilk uzun vadeli ,insani hedefleridir. yani dil yetisine sahip olana dek minik ve duygusal olarak ağır beyinleri kendilerini bir araya toplarken bu iş çocuklar için bir sürü kafa karışıklığından ibarettir.hatta bazı deneyimledikleri duyguların farkında olmayabilirler.

peki mutluluk genetikmidir? ya da bebekler mizaçlarıyla mı doğar?
 bazı bilim adamlarına göre , bazı bebeklerin ve çocukların ayar noktaları çok yükseğe programlanmıştır,onların koşulları ne olursa olsun doğuştan mutludurlar.bazı çocukların ayar noktaları çok düşüktür. ne olursa olsun depresiftirler.ve kalan herkes orta noktadadır.

bir mizaç ile doğmuş olmak ,tüm ebeveynlerin artık bildiği bir şeydir. yalnız kişilikle karıştırılmamalıdır.kişilik daha değişken bir şeydir. mizaçtan etkilenir ve duygusal,davranışsal yapı taşlarını mizaçtan alır.

görülüyor ki biz ebeveynlere düşen şey şimdilik çocuğumuzun mutluluk tanımlarını kavramak ve çocuğumuzu tanımaktır. yeni doğmuş bir bebeğin yüksek ya da düşük ayar noktasında olduğunu bilmek değerli bilgi olabilir zira ayar noktası düşük bir bebeğe öyle olmayandan daha farklı şekilde ebeveynlik etmek gerekir.
 yani ,
bebeğimizin bizim onları izlememize, dinlememize ve karşılık vermemize ihtiyaçları vardır.
ebeveynler talepkar ve sevecense çocukları daha mutlu olurlar.
ebeveynler çocuklarının ve bebeklerinin duygularını kabullenmeli ve adlandırmalıdır ama asla yargılayıcı olmamalıdır.


sevgiyle kalın..

Popüler Yayınlar