29 Nisan 2015 Çarşamba

bebek araç gereçleri-5/oyuncaklar

merhabalar ! bebek araç gereçlerinin 5. yazısıyla tekrar karşınızdayım .vay be zaman ne kadar hızla geçiyor. daha dün gibi hatırlıyorum bebek araç gereçleriyle ilgili  1. yazımı yazdığım zamanı. vay be ! oğlum 11 aylık oldu. ilk seneyi devirmemize ramak kaldı. alnımızın akıyla inşallah deyip hopp diye konuya giriyorum artık.

e tabi ilk aylarda kullanılan oyun halıları,şımbıllı salıncaklar,dönenceler filan artık yerini kendilerinden daha rütbeli olan oyuncaklara bırakıyor.

mesela hemen solda gördüğünüz şirinler temalı müzik seti . Oğlum yaklaşık 2 aydır müziğe tepki veriyor . oynuyor ellerini çırpıştırıyor,neşeli çığlıklar atıyor. ritim duygusu oluşmaya başlamış sanırsam deyip bu seti aldım. tüm akşam boyunca trampeti çalan bebeğim o kadar sevmiş olacak ki gece yatakta uykusunda bile elleriyle trampet çaldı :)) bu arada hem iki elini aynı anda kullanmaya çalışıyor,her aletten farklı ses duyuyor,zamanla da muhtemelen kendi muhteşem bestelerini yapacak :))
ve 2. sırayı da sametin en sevdiği ve çok eğlenerek yaptığı oyuncağı geliyor.ilk zamanlar halkaları yerde yuvarlayıp peşinden emeklerdi ama şuan tek tek hepsini yerleştiriyor sonra fırlatıp peşinden emekliyor:))ve bebeklerin motor gelişimleri için bence çok önemli bir oyuncak . sağ ya da sol elini kullanıyor,konsantre olmaya çalışıyor,bir elinden diğer eline defalarca geçiş yapıyor .yani ,yorucu,oyalayıcı pek bi zevkli oyuncak :))
lego mu ? küp mü? diye karar vermekte zorlandığım ve sonunda tercihimi küpten yana kullandığım oyuncak. üzerindeki nesneleri beraber inceleyip bol bol sözlü olarak tekrar ediyoruz. tabi ben aslan diyorum o ağuuuuggy diyor :)) şuan pek sallamıyor ama bir kaç haftaya küplerin sırrını çözeceğinden eminim :)
ve Samet'ten çok benim oynadığım oyuncak arp :D
bu oyuncağa bayılıyorum 7 farklı enstrüman sesi,ışıkları takip etme oyuınu,ninni dahil bir sürü değişik şarkı,gerçek arp gibi dokununca çalıyor olması falan filan yani tam benlik :P kız işi gibi duruyor ama müziğin ve rengin öle cinsiyeti olmaz kardeşim o da neymiş :P










ve son olarak da sevimli kamyonet. hem sürüyor hem eline çekiçi alıp vurmaya çalışıyor hem de şekilleri çıkartıp takmaya çalış-mıyor- daha o kadar olmadı.  :))
 
 
 
 
 
 
 
 
evet evimizdeki top 5 ten bahsettim . oğlumu yoran , uğraştıran, oyalayan , eğiten , geliştiren , uyaran , algılarını açan oyuncakları bunlar. artık bir sonraki aşamayı da Legolar,tahta kuleler,boyama , küçük eğitici kitaplar alacak. tavsiyelerimi yaptım sizlerden de beklerim
 
sevgiyle kalınız ;)

27 Nisan 2015 Pazartesi

Ben bu hayatta en çok ...

Bazen hayatin girdabında günler günleri kovalar,zamanın nasıl geçtiğini anlamazsın ya ;işte öyle zor bir anımda düştüğünde içime ,durup dururken gülümsetmeni ,ortada hiç bir şey yokken ağlatmanı sevdim . Ve içimde olduğunu ilk öğrendiğimde zıp zıp zıplayarak babanın boynuna atılışımı sevdim . En zor zamanlarımda sana tutunmayı, her krizin içinden seninle nefes almayı sevdim. Berbat geçen bir günün ardından kafanda milyon tane düşünce varken olumsuzluk, umutsuzluk, korku, öfke, acı varken dönüp bir an beşiğinde herşeyden bi haber masumca uyuyuşunu görünce uzaklaşıpseninle  birlikte yükselmeyi sevdim.

Ama biliyor musun ? Aslında ben bu hayatta en çok ANNE olmayı sevdim . 
Belki daha kaygılı, daha korkak, daha içli daha yorgun oldum ama gene de pes etmeden senden şikayet etmeden yaşadım . Ve öyle de yaşamaya devam edeceğim . Belki beni çok zorlayacağın sinirimi zıplatacağın dönemlerin olacak ama ben asla sana arkamı dönmeyeceğim . Of bu çocuğu keşke yapmasaydım diye egoistçe sızlanan "anne"lerden olmayacağım!!!

Gülüşün ömrümün hep baharda kalmasını sağlayacak, ışıltılı gözlerin Bana umut verecek ... Ve zor yıllar seninle daha kolay geçecek oğlum . 

Güzel günler göreceğiz .

**çok çok çok zor zamanlardan geçtiğinizde bi durup evladınıza olan aşkınızı düşünün . Ona bakın onu görün onu izleyin . Sarılın öpün . Daha yolun başında olduğunuzu yapacağınız çok şeyiniz olduğunu düşünün ve gelecekle ilgili güzel planlar yapın . . İyi gelecektir . 

Peki ya siz bu hayatta en çok ne olmayı sevdiniz ????

25 Nisan 2015 Cumartesi

bebeklerde sağ ya da sol el kullanma

gittiğimiz bir doktor kontrolünde doktorumuz yüksek ihtimal solak olacak bu çocuk demişti. samet de o aralar genellikle her şeye sol eliyle atılıyordu. şu aralar iki el de gündemde . bazen tam bir sağlak oluyor bazen de tam bir solak :)

peki solak ya da sağlak olmak arasında ne gibi farklılıklar vardır?  avantajları dezavantajları nelerdir?

valla azınlıklara karşı eşitsiz davranan bir dünyada yaşıyoruz maalesef. sanıyorum solaklar %10 gibi bir azınlığı oluşturuyorlar ve pek çok kap , ütü,makas, masa düzenleri gibi günlük araç gereçlerin sağlaklara göre yapılmış olmasından ötürü ilk şutta gol yiyorlar :)

solaklar ve sağ elini kullananlar arasında beynin sağ ve sol yarı küreleri gelişimi arasındaki farklar da takip eder . şöyle ki solaklarda beynin sağ tarafı baskındır ve bu sayede uzaysal ilişkilerde üstünlükleri vardır. belki de bu yüzden spor, mimari,sanat dallarında çokça yer alırlar. erkeklerdeki solaklık oranı kızlara göre daha fazla olduğundan , testosteron yani erkeklik hormonunun beyin  gelişimini ve el kullanımını etkilediği düşünülür.

çoğu bebek ilk önce her elini de eşit olarak kullanıyor. bir kaç ay içerisinde bir elini diğerinden daha sık kullanmaya başlıyor.bu bazı bebek için daha kısa sürede ortaya çıkarken bazı bebeklerde ilk yaşa kadar değişebilir,anlaşılamayabilir. bizdeki durum da şuan bu .

bebeğinize bir nesne uzattığınızda sıklıkla hangi eliyle uzanıyorsa kuvvetle muhtemel o elini kullanacaktır. ya da sağ eline bir şeyler uzattığınız zaman alıp sol eline geçiriyorsa o da o meşhur azınlığın bir parçası olmuş olabilir :)

asıl önemli olan bizlerin kullanmasını istediğimiz değil,bebeklerimizin en rahat olduğu elini kullanmasıdır..
bu konuyla alakalı tek tavsiyem sakın ha sol eline yatkınlığını görüp sağ elini çalıştırması için zorlamayın. zira öğrenme güçlüğüne sebebiyet verebilir.

sevgiyle kalınız.

bebek araç gereçleri -4/ ilk adım ayakkabısı

bir çocuğunuz varsa ne onun ihtiyaç duyduğu araç gereçler biter ne de sizin yazacaklarınız...

sevgili oğlum emeklemenin bir sonraki safhası olan oraya buraya tutunarak yürüme modunda artık. muhtemelen yaşına kadar da yürür.tüm evi duvarlara koltuklara tutunarak bir güzel turluyor..
zorlamıyorum yürüsün diye ,uğraşmıyorum da nasıl olsa elbet bir gün yürüyecek .zaten açıkçası hiç halim yok bizimkisi ciddi fırtına gibi . durduğu yerde durmuyor hiç sesi çıkmıyor--arada attığı çığlıkları saymazsak-- pıtır pıtır bir oraya bir buraya . izlemek çok keyifli de valla artık belim bacaklarım kopuyor . bir de yürümeye başlarsa ne olur halim bilinmez :((

aslında evin içinde mümkün mertebe (hava güzelse) çıplak ayakla ya da ince bir çorapla  takılıyor. çünkü çıplak ayakla yürümek ayak sağlığını olumlu etkiyelen bir konudur.ama büyüdükçe bir yetişkin gibi ihtiyaçları doğan bebişimin de ayakkabı giyme zamanı gelmiş.

sametin doğumundan sonra çok çok fazla hediye ayakkabı geldi yaklaşık 15 çift filan. çıldırmış gibi ayakkabı almışlar çocuğuma ayol . sorun bana çiğdem giydirdin mi? birini bile giydirmedim. hem zaten kıştı tulumuyla takıldık hem de ayakları tombiş tombiş hem de daha minnacık bebeğe ayakkabı da neymiş? gene de düşünüp alanlara sonsuz teşekkürler ... :)

ama şimdi zamanı hem havalar güzelleşiyor yaz geliyor , hem oğlum büyüyor. sürekli emekler ve ayakta tutunarak yürür vaziyette . mantıklı olan da şimdi giydirmek ..
piyasaya şöyle bir göz atıp , olması gerekenleri okuyunca ve ürünün içeriğinin aynı olup etiketine göre fiyatlandırıldığını fark edince soluğu pazarda aldım.

çarşıda dükkanı olan bir ayakkabıcı pazartesi günleri pazara da sergi açıyormuş.. o kadar güzel çeşit çeşit ilk adım ayakkabıları vardı ki. mağaza mağaza gezmeye hiç gerek yok valla. önemli olan şunları bilmek 

bir ilk adım ayakkabısı;

1- hafif ve yumuşak bir deriye sahip olmalı
2- hava alabilme özelliği olmalı
3-esnek ve bükülebilir bir ayakkabı olmalı ,
4-yüksek tabanlı olmamalı
5-arka kısmı sert olmalı ( ayak bileğinin arka kısmı)
6- ayak ucu kısmı da sert olmalı

bunların haricinde bazı ilk adım ayakkabılarının bilekleri de vardır . ve bazı uzmanlar şiddetle bilekli bir ayakkabı tercih ederler ben katılmıyorum . hafif bir ayakkabı da en az bilekli bir ilk adım ayakkabısı kadar sağlam adımlar attırabilir bence. göreceli bir davranış.
pazarda da benim baktığım tüm ilk adım ayakkabıları bu şekildeydi. ben çok beğendim ve sevgili annem torunumun ilk adım ayakkabısı da benden olsun diyerek bize hediye aldı.  ve fiyatı da çok uygun 45 tl den 30 tl ye düşürdüler. tabi ki başka modeller de alınır zamanla ama bana sorarsanız aklımda nerden kalmış bilmiyorum ama şu atasözünü hiç unutmam ; bir çocuğun giydiği haram, yediği helal miş . aynen de öyle kim demişse iyi demiş hoş demiş. belli kriterler çerçevesinde bence her yerden alışveriş yapılabilir.
** çok teşekkürler canım annemm ;)

sevgiler...


14 Nisan 2015 Salı

kabızlık

tabi bu martın lanetiyle boğuşurken bir de bizim oğlanın ciddi kabızlığıyla uğraştık. doğumundan beri ne gaz,ne kolik,ne kabızlık ya da ishalle tanışmayan çocuk aniden kabız olmaya başladı.

önceleri kakasını bir iki gün geciktirerek fakat sorunsuz bir şekilde ve kıvamda yapmaya sonra o ilk aşama yerini her gün kaka yapan yapan fakat çok zorlanarak sert ve ağlayarak kaka yapmaya ve en son da 4 güne kadar bekleyen ve sonunda ağlaya ağlaya işkenceler çekerek kaka yapmaya bıraktı.

ve tabi ki doktoru aramamız ve gitmemiz kaçınılmaz oldu. doktorumuz aslında kabızlığın muayene gerektiren bir şey olmadığını fakat eğer bebek bilinçlenirse her kakası geldiğinde acı duyacağını bildiği için , kakasını tutmayı alışkanlık haline getirmemesi gerektiğini ve bunun için de erken önlem alınması gerektiğini söyleyerek bizi bilgilendirdi.

kaka yumuşatıcı bir şurup ile eve döndük. Samet'in ilaçlarla bir sorunu yoktur ama doktorun verdiği şurup 10 ml (4 tatlı kaşığı kadar) olduğundan ikinci kaşıktan sonrası problem haline gelmeye başladı. ve sonrasında da artık şurubu tanıyan bebeğim ağzını açmama gibi bir becerisi olduğunu da fark etti ve şurubu tümüyle reddetti. dolayısıyla kabızlığımız devam etti.

şimdi size kendimce uygulayıp çözüm aldığım bir kaç önerimi yazacağım ve önerisi olan da lütfen yorumlarında belirtsin zira bunaldım !

kayısı suyu.  cezvede kayısıyı hafif kaynatıyorum (gün kurusu da derler) suyunu biberona doldurup içiriyorum.
salatalık . yoğurdu tek başına sevmediği için ve salatalığa da bayıldığı için cacıkla orta yolu bulduk. marketten prebiyotik yoğurt mayası alıp evde taze sütle mayalıyorum cacık yapıncada bizimkinin gıkı çıkmıyor.
balkabağı . lif yönünden zengin ve çocukların genelde reddetmediği bir tat olduğu için balkabağını her tarzda deneyip yedirmeye çalışıyorum .
armut. özellikle doktorumuz önerdi  armut , erik,incir gibi yemişleri fakat armutu ağzına sürmüyor ne yaptıysam da yediremedim .
rezene çayı . bunu artık tüm anneler biliyoruz zaten :)
kefir bağırsak için bence bir şuruptan daha etkilidir .

oğluma uyguladığım diyetler genellikle bu yönde . tam lifli gıdalara , tahıllara ve liften zengin sebzelere ve meyvelere geçtim. aslında hep öyle olmak gerekiyor ve aslında ben de öyleyim ama neden kabız oldu anlamadım.
diş çıkarmak benim bildiğim ishal yapar bizim oğlan ters köşe mi yaptı accep ?

bir de şiddetle tavsiye ettiğim bir masaj var . bağırsakları harekete geçiriyor. buradan izleyebilirsiniz. aslında samet şuan emekliyor ve çok hareketli bir bebek fakat bu masajı ne zaman yapsam arkasından muhakkak kakasını zor ya da kolay ama bir şekilde yapıyor.

şurubu da artık yarısını şırıngarla yarısı kaşıkla kimi zaman çayına katarak ( biliyorum etkisi azalıyor ama ) vermeye çalışıyorum . bir de bir damla var içeriğinde lactobacillus  bakterisi var yalnızca . ondan da veriyorum. poposunu zeyrinyağlı kulak çöpüyle uyar demişti doktorum ama o yöntemi de sıkça tekrarlamak iyi değil çünkü bu sefer hep kaka yapmak için  uyarılmak ister ..

of bilmiyorum ya cidden B.ktan  bir durum  :))
gerçekten çözümü olan varsa bildiğiniz şurup adı filan çay da olabilir yardımlarınızı ve görüşlerinizi beklerim .

ataletliyim,ataletlisin,ataletli ...

neredeyse 1 ay olacakmış ayol ! bu kadar boş bırakılır mı ? hevesle başladık şu işe zaten evde oturup çocuk büyütmekten başka yaptığımız bi'şey de yok ya hani ! diye diye geldim şekerler...

şaka bir yana kötü bir ay geçirdim . ağlak,durgun,hüzünlü,BOŞ.. ,sersem sepelek bir ay. sorun mart ayının kendisinde,çocukta,evde ya da eşimde değildi. sorun bendeydi.
düşünüyorum düşünüyorum da çıkardığım sonuçlar ve acabalar şu şekilde;
1- fazla sıkılmaktan yalama olan vidalar emsali sinirlerim ve sabrım. evet tek değil ama kuvvetli bir neden olabilir. susmak ilaç olmuyor bazen zehirin ta kendisi olabiliyor. ve fazlaca biriken zehiri boşaltırken ortalığa m.ıçıp sıvayabiliyorsun. haklıyken haksız duruma düşmenin diğer bir ifadesiydi. :) bu arada altıntopumuzu da büyütme telaşında olunca  aslında kendimiz için önemli
olan şeylere de aman boşver der olmuşum ki bu tehlikeli bir durum.
2- bahar yorgunluğu  . ilkbahar mevsimi bana hiç iyi gelmez zaten . ne bahar ayı güneşi ne havası . güneşinden cildim havasından alerjim nasibini alır kırmızı ve sümüklü bir burun ve sivilceli kupkuru bir cilt ile dolaşırım ortalıkta. bunun yanında psikolojik olarak da genel bir isteksizlik baş gösterir.wc ye gitmeye üşenirim.
3-ataletten kurtulamamak . ve evet en büyük sorunum buydu . resmen bir duygusal atalet ( gönül yorgunluğu) ve akıl tutulması yaşadım. dikkat dağınıklığım hat safhadaydı,dalıp dalıp gidiyordum. konuşmanın devamını dinleyemiyor istem dışı dalıyordum.
yapmam gerekenleri biliyor,yapmazsam neler kaybedeceğimi de biliyor ama kıçımı kaldırıp yapamıyordum.  sanki üstüme ölü toprağı serpilmişçesine bir miskinlik,depresiflik,sinirlilik... ciddi ciddi doktora gitmeyi bile düşünmeye başlamıştım. çünkü bu demotive hallerim delirtti beni. . son bir kaç aydır enerjik,planlı programlı ,kendi kendine yettikçe mutlu olan bir insan timsaliydim :) birde benim öyle ay canım karımmm hadi ver bana o süpürgeyi , oy benim gülüm bırak o soğanları ben doğrarım ,çocuğa 1 saat ben bakayım sen  kafa dinle diyen bir ruh öküzüm de yok ! evimin derlenme ve toplanmasından ,akşam yemeklerinden,çocuk bakımından ve bir çok ayrıntıdan ben sorumluyum. evim büyük olduğu için haftada 1 yardımcı ablamız gelir elimizden tutar ve gider. ertesi gün ev eski haline döner vs vs vs.. ben bu saydığım şeylerin hepsini planlı programlı olduğum için rahatlıkla ve şikayet etmeden yapıyor üstüne bir de girmeye heves ettiğim ales sınavına çalışıyordum. ta ki Martın lanetine rastlayana kadar :)))

SİLKELENDİM , KENDİMİ BULDUM , AĞLAK HALLERİM, BEL AĞRILARIM GEÇTİ ... NASIL MI ? REGL OLDUM :)))
  hay ben senin ... dediğinizi duyar gibiyim :) ama cidden bu ay her şey o kadar üst üste geldi ki gerçekten şu hayatta bir tek sağlık olsun başka şeye hacet yok. şuan karın ağrısından geberiyorum ama kafam o kadar rahat ki . adet öncesi sendromu bir kadını gerçekten süründüren bir olay. doktora da gittim ama benim doktor anlattıklarımı duyunca aa bak demekki sen çok iyi yumurtluyorsun deyip kakışladı beni . ilaçla arası iyi olmayan doktorlardan bizim çatlak profesör :))

her ay böyle olmam. bahar ayının bir latifesi oluyor bana heralde o aya denk geldim :) regl haricindeki o kafamda sanki örümcek ağı varmış hissi de benim zorlamalarımla temizlenecek inşallah.

ben aslında her şeyin nedenini biliyorum da ...
o iş bende :))

--bol yürüyüş, arada bir kendini sıkmadan rahatça ağlamak,kötü hissettiğini ifade edip yardım istemek,ve zamana bırakmak bende çok işe yaradı. tavsiye ediyorum ---

ve tekrardan hooşgeldimm...

Popüler Yayınlar